HAYSİYET, ONUR, ŞEREF ve İTİBAR
Mustafa Mete ÖZPINAR
,,
HAYSİYET, ONUR, ŞEREF ve İTİBAR
KONUYA GİRİŞ: Biz asırlardır milletçe hep bu kavramların içinde, adam gibi adam olarak yaşadık ve yaşıyoruz.
Haysiyet; şeref, itibar, onur, saygınlık gibi değerleri içerisinde barındıran bir kavramdır. Ve ciddi manada Kendisine saygısı olan insan için önem taşır. Çünkü insanın, yalnızca insan olmaktan kaynaklanan saygıdeğerliğine işaret etmektedir. Ne adla olursa olsun, kim olursa olsun, kimsenin kimseyi aşağılamaya hakkı ve hukuku yoktur.
Zira “Herkes, onur, şeref ve haysiyet sahibidir. Bununla birlikte, günümüz toplumunda bireyler giderek saygınlığını kaybediyor. Şeref ve haysiyetin içeriğini bilmeden yaşıyor. Haysiyetini kaybettirecek her türlü eylem ve söylemin içinde var ama lafa gelince şerefine söz söyletmiyor.
Adamın biri bir cinayet işlemiş. Hâkim sormuş, “Bu adamı niye öldürdün, sana ne yaptı?” Sanık cevap vermiş: “Hâkim bey bana şerefsiz dedi, ben de sinirlendim, öldürdüm.” Hâkim, “Peki oğlum şeref ne demek biliyor musun?
Sanıktan hiç cevap yok..
“Haysiyetsiz- şerefsiz, hain- terörist veya onursuz- saygısız gibi sözlerin havada uçuştuğu bir ülkede yaşıyoruz. Sosyal medyada ise evlere şenlik, Ağzı olan konuşuyor, düşünmeden yazıyor. Kendine yapılmasını istemediğin hareket ve davranışı başkasına yapmayacaksın!
Haysiyet cellatlığına soyunanlara… Bir çift sözümüz olacaktır. Haysiyet, onur, şeref gibi kelimeleri ağzınıza almayın! “, “Haysiyetim, şerefim için her şeyi yapabilirim…” gibi kavramları ise hiç kullanmayın!
Önce ahlaklı ve ilkeli olmak gerekir
Hz. Mevlana’nın dediği gibi, iki şey mühimdir; birincisi okyanus gibi bol haysiyet, ikincisi elif gibi dimdik şahsiyet! Bunlar da ikisi de yok.
Ama falan siyasetçinin gelini, falan bürokratın oğlu, falan ailenin veliahdı, falan üniversitenin hocası… Ehliyet ve iş bilirlik hak getire ama makam-mevkii peşinde iki büklüm.
Şeref, onur ve haysiyet insanın insan olma olgularından biridir. “Onurunu, şerefini ve haysiyetini kaybeden bir insan her şeyini kaybetmiş demektir.” Yalan dolan, fitne fesat, kumpas ve dedikodu ile geçen bir hayat ile izzet ve onura nail olunamaz. Siyasette ilke ve dava kalmadı. Düğünlerde, nişanlarda, doğum günlerinde ya da özel günlerde eğlencenin ve harcanan paranın haddi hesabı yok. İnsanlar; alın teri ile çalışarak kazanmak yerine, köşeyi dönmenin peşinde.
Üniversite hocaları; kaliteli öğrenciler yetiştirmek ve bilimsel makale yazmak yerine her gün medya kuruluşlarını tavaf ederek şöhret ve makam elde etmenin derdinde. İş dünyası ise para kazanmak için her türlü ahlaksız yöntemi deniyor. Bunları yapanlar, şeref ve haysiyetli olabilir Mi.
&8239;Onurlu ve haysiyetli insanların sayısı giderek azalıyor.
Dürüstler, yalan dolan bilmezler, karışık ve alengirli işlerle de uğraşmazlar, kendi çıkarları için eğilmezler, kimsenin karşısında el pençe olmazlar, hayatlarında yağcılığa asla yer vermezler, yağdanlık olmazlar.
Davranışları sakin, sözleri doğru, ahlâkları güzel, duruşları vakarlı, hedefleri yücedir.
Aristo,&8239; “Haysiyet onurlu şeylere sahip olmak değil, o onuru hak ettiğinin bilincinde olmaktır” diyor.
Bunun yolu, kendine saygı duymaktan ve sağlıklı davranmaktan geçer. Çünkü “şerefle bitirilmesi gereken en ağır görev, hayattır. Bu insanların kadir kıymeti biliniyor mu? Birçok felsefeci, sosyolog, psikolog ve yazar “haysiyet çağı” dedikleri bir şeyi anlatmaya çalışıyor.
Tehlike çanları çalıyor anlaşılan. Başkaları tarafından küçük düşürülme, taciz, cinsiyetçilik, ayrıştırma, öfke ve katı bir sosyal hiyerarşi ve kaybolan ahlaki değerler…
Bireylerde onuru kırılmış ve haysiyeti zedelenmiş duygusu yaratıyor. Toplumda her gün rastladığımız; bu zararlı, yıkıcı, zehirli ilişkiler bize öz saygımızı kaybettiriyor.
“Şerefle mağlup olmayı, sahtekârlıkla kazanılan başarıya tercih etmek gerek.” “Adaletsizliğe şahit olup göz yuman insanlar haysiyet ve onurlarını kaybetmeye mahkûmdur.” “Bir şahsa karşı yapılan haksızlık, herkese karşı yapılmış bir tehdit demektir...”
03 HAZİRAN 2025.
ALANYA
|