ÇAY BAHANE SOHBETLERİ
ÇAY BAHANE SOHBETLERİ Bedrettin KELEŞTİMUR 22 Kasım 2024 Tarihi, Saat, 16.00’da, Muş Alparslan Üniversitesi Kampüsü Çarşısındayız. Burada, Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alican tarafından, nezih bir şekilde hazırlanan bir mekân… Bu mekânda, istikrarlı olarak devam eden birbirinden farklı konularda sohbet toplantıları yapılmakta… “Çay Bahçesi Sohbetleri…” Tabi ki, “çay bahane…” Önemli olan sohbet kültürümüzün yaşatılması… Bu sohbetlerde bir hayli de yol alınmış… 61.ncisi Muş Alparslan Üniversitesi İletişim Fakültesi Bölüm Başkanı Dr. Hayrettin Ayaz tarafından, “Matbuattan Medyaya; Türk-Basın Yayın Tarihi!” başlığı altında veriliyor. Gerçekten güzel bir konu… Bu konulara bizler biraz da, hava kadar, su kadar, toprak kadar hasret olduğumuzu söyleyebiliriz. Katılımcılar, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kenan Yıldırım, Dişçilik Fakültesi Dekanı Mustafa Yılmaz, Fen- Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Tamella Aliyeva, İletişim Fakültesi Öğretim Üyeleri; Doç Dr. Andüssemad Günek, Doç Dr. Tülay Yazıcı, Doç. Dr. Gökhan Demirel, Dr. Öğr. Üyesi Zelal Kızılkaya, Dr. Öğr. Üyesi Mihrali Köseliören, Arş Gör. Dr. Emir Toker, Arş. Gör. Yavuz Kotan, Arş. Gör. Mehmet Figan ve Öğrenciler katılım sağlamışlardı… Dr. Hayrettin Ayaz, kelimeleri tane tane kullanarak, ‘yazının icadından günümüze 5 bin yılı bulan bir serüveni dile getirdiler…’ Belli örneklemeler yaparak konunun daha iyi anlaşılmasında da bir bakıma bizlere ufuk açtılar. İnsanlık tarihinde iletişim teknolojileri açısından üç önemli icad vardır. Bunlar, “yazının icadı, matbaanın icadı ve bilgisayarın icadı…” Tarihimizi sınıflandırırken de, “yazıdan önce ve yazıdan sonraki dönemler…” olarak da isimlendiririz. Yazının icadı ile ilk akla gelen tabiatıyla Sümerlerdir. Sümerler bu tarihi buluşu ön Asya ülkelerine da taşıyacaklardır. Sümerlerden, Akadlar, Babilliler ve Asurlular olacaktır. Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan bu coğrafya, ‘doğu ve batı uygarlıklarının da ilk çıkış yeridir.’ Yazının Serüveni bizlere Sümerlerin çivi yazısı ile Mısırlıların Hiyeroglif yazısının nasıl şekillendiğini ve Fenikelilerin alfabeyi ilk defa bulmaları tarihi gelişmelerdir. Yazıyı ilk defa eski Yunan’a taşıyan Fenikeliler olmuştur. Antik Roma Uygarlığında, ‘Latin Alfabesinin yazıya döküldüğünü…’ biliyoruz. İnsanlık tarihinde yazının kullanımı ilk defa Uzakdoğu ülkeleri olarak bilinir/ veya anılmaktadır. Kâğıdın bizler, Orta Asya’dan, İran ve Arap dünyasına yayıldığını biliyoruz. İlk kâğıt imalatının da, Horasan Valisi El-Fazl’ın gayretleriyle 793 tarihlerinde Bağdat’ta yapılır. Kâğıdın, Avrupa’da kullanılması 1200’lü yıllardan sonradır. Avrupa Medeniyetini etkileyen en önemli unsur; İslam ve Endülüs Medeniyetidir… Endülüs’te ilk Kâğıthane, 1144’lü yıllarda Satibe’de kurulur. Şimdi gelelim, yazılı basınımızın en önemli teknolojisi olarak bilinen, ‘matbaa sektörüne…’ 9. yy’larda Uygur Türklerinin, kendi isimleriyle anılan bir alfabeleri bulunuyor! Uygurlar, ‘yazıyı’ biliyorlar… Uygurlar, ‘kâğıdı’ kullanıyorlar… Uygurlar, ‘matbaayı…’ geliştirmişler… Uygur, ‘uygar’ veya ‘medeni’ anlamlarına geliyor! Tarihçiler ne derler? Uygurların kullandığı matbaayı ve burada basılan kitapları, Avrupa’ya ilk götürenler, 1200’lü yıllarda, “Moğollar” olmuştur! Johannas Gutenberg’i en fazla etkileyen de; Uygurların kullandığı, “matbaa sistemi” olduğu ifade edilir! Matbaanın icadından sonra, Avrupa’da, “zihni, fikri, dini, hukuki, edebi, ekonomik…” vesaire alanlarda ‘yapısal bir değişiklik’ gözlemlenmektedir. 16. 17. yy’lar, bu değişimin yaşandığı yıllardır… Bu yıllar, “Avrupa’nın Rönesans’ıdır…” Bu yıllar; Descartes’i, Kepler’i, Kopernik’i, Galile’yi, Newton’u, Pascal’ı, Bacon’u, Locke’yi vs. yetiştirir. Avrupa’yı 18.nci yy’da, Aydınlık Çağa hazırlayan bu bilim adamları olmuştur. Bizde ilk Matbaa Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından getirilecektir. Matbaanın getirildiği dönem bizim tarihimizde, Lale Devri (1718-1730) ilk Batılılaşma Hareketi olarak da bilinmektedir. Tabi ki, Matbaanın takriben 270 yıl geç gelmesinin sebepleri arasında, “Hattatlığın Yaygın Meslek Oluşu, Teknik Sebepler vesaire” olarak bilinir. Şu da bilinmelidir, “Matbaayı batı da tüccarlar, bizde ise devlet açmıştır!” Osmanlı sınırları içerisinde yaşayan azınlıklardan; Şehirleşme ve ticarileşme Avrupa’da, matbaanın gelişmesinde etkili olacaktır.1727 yılına gelinceye kadar; Önce Yahudiler (1493), Sonra Ermeniler (1567) daha sonrada Rumlar tarafından matbaanın getirildiğini görüyoruz. Lale Devri(1718-1730), bizde; “ilk batılılaşma hareketi…” olarak ifade edilebilir. Bu dönemin önemli Padişahı, 111. Ahmet, Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşadır.18. yy’in sonuna kadar basılan kitapların sayısı, 45’i geçmez. Bu kitaplar, “dil, sözlük, tarih, coğrafya, sosyal bilimler, askerlik konularını ihtiva eder. Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemlerinde; “kitap basımı artacaktır” Ülkemizde, “ilk gazete Fransızların çıkardığı; Bulletin des Nouvelles’dir İlk Türkçe Gazete, “11 Kasım 1831’de yayımlanan Takvim-i Vakayi ’dir” Bu gazete, “Resmi Gazetenin Atası…” olarak bilinir. Diğer bir gazete; ‘kapitülasyonların hediyesi’ olarak da bilinen; “Ceride-i Havadis” İngiliz William Churchill tarafından çıkarılacaktır. Türk Basınında İlk Fikir Gazetesi, “Tercüman-ı Ahval…” Bu gazete, “edebiyat ve kültür tarihimizin de dönüm noktası…” kabul edilir. Agâh Efendi tarafından 22 Ekim 1860 tarihinde yayımlanacaktır… Bu gazeteyle, “Şinasi, Ahmet Vefik Paşa ve Namık Kemal…” ön plana çıkacaktır. Gazeteler, “siyasi ve edebi akımlarında gelişmesinde etkili olacaktır!” Tanzimatçılar; “hem şair, hem romancı, tiyatro yazarı, tarihçi, tenkitçi ve hem de gazetecidir…” Çok yönlü kişilerdir. 1860 sonrası şu isimlere aşina olursunuz; “Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi, Emin Nihat, Şemsettin Sami, Ahmet Vefik Paşa, Ali Suavi, Sadullah Paşa Abdülhak Hamit, Recaizade Ekrem, Muallim Naci, Samipaşazade Sezai, Nabizade Nazım, Mehmet Murat, Ebüzziya Tevfik, İsmail Safa, Ali Bey vs.” 1860’lı yıllar, “Basının canlandığı yıllardır…” Bu dönemde, “yeni gazeteler, genç yazarlar…” görmekteyiz! Şinasi, “1862 tarihinde Tasviri Efkâr gazetesinde ilk defa, ‘Millet Kavramını’ kullanacaktır” Namık Kemal 25 yaşında, “Tasvir-i Efkâr Gazetesinin Başyazarı…” olacaktır. Yeni fikirler, yeni düşüncelerle, ‘halkın dikkatleri çekilecektir’ Gazeteciler ve Yazarlar, “1865 yılında Yeni Osmanlılar Cemiyetini” kuracaklar. 1860 yıllarının en önemli tarafı, “Vilayet Matbaalarının Kurulmasıdır!” Vilayet Matbaalarında çıkacak gazeteler Anadolu’da, “Milli Mücadelenin Sesi…” olacaktır. Bu sebepledir ki, Anadolu Basınına bizler, “Gazi Basını da…” demekteyiz. 1864 tarihinde, “Vilayet Nizamnamesi…” çıkarılacaktır. “7 Kasım 1864’te çıkarılan Vilayet Nizamnamesi ile Osmanlı eyalet sisteminden, Vilayet sistemine geçilmiş ve bütün Vilayetlerde; Birer gazete çıkarılmasına ön ayak olunmuştur” Bu yasal değişiklikle, Vilayetler kendi ihtiyaçlarını karşılamak için; ”basımevi kurmuşlar” Bu basımevleri, “yerel gazetelerin…” çıkarılmasında önemli adım sayılır 18. yy Avrupa’da, “Modern Basın Dönemi” olarak anılır. Bu dönem aynı zamanda Avrupa’da, “Aydınlanma Çağıdır” Bizde ilk gazeteciler; “Agâh Efendi, Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi…” isimleriyle anılıyorsa; İngiltere’de de; “Daniel Defoe, Joseph Addison, Jonathan Swift Ve Richard Steele” gibi yetenekli gazetecilerle anılır Gazeteler, ‘edebi mahfiller’ olarak anılırlar… Aynı zamanda okuma Kültürünün beslendiği mahfiller… “1777’de İngiltere’de toplam gazete satışı 11 milyondur!” İngiltere’de ilk sürekli günlük gazete, “11 Mart 1702’de; Elizabeth Mallet tarafından yayımlan The Daily Courant (günlük Akım)dır” İngiltere’de politik olaylar üzerinde düzenli yazma geleneği; “Daniel Defoe ile başlamıştır” Nesir ve nazım alanında çeşitli eleştiri yazıları ve romanlarıyla bilinen; Daniel Defoe 10 Şubat 1704 tarihinde The Review adlı gazeteyi çıkaracaktır. Bizlerde, bugünkü yazımızda, Dr. Öğretim Üyesi Hayrettin Ayaz’ın sohbetlerini kendi notlarımızla birlikte harmanlamış olduk. Osmanlının son dönemiyle Cumhuriyetin ilk dönemi arasında güçlü kalemlerin basınımızda önemli köprü ayakları olduğunu da belirtmek isterim. İlk Fikir Gazetesi, Tercüman-ı Ahval ile günümüz arasında 164 yılı bulan bir basın serüveni vardır. Bizler şahsen 1974 yılından itibaren 50 yıl/ veya yarım asırdır basınımızın içerisindeyiz. Yerel ve de Yaygın Basında, Dergilerde yazılarımız yayınlandı/ veya yayınlanmakta… Yıllarda, Televizyonda program yaptık. TRT GAP Diyarbakır Radyosunda şimdiye kadar, ‘100’ü aşan canlı bağlantımız oldu’ Elâzığ NGK Anadolu İletişim Lisesinde, 2009-2016 yılları arasında, Medya Tarihi derslerine girdik… Basın Sektörüne iletişim teknolojilerinin özellikle son yıllar içerisinde baş döndürücü bir geliştiğini görmekteyiz… O teknolojiyle gerçekten yarışmak bir bakıma zevkli, bir bakıma da zor diyebilirim. Muş Alparslan Üniversitesi İletişim Fakültesinde gerçekten mesleğine aşina hocalarla tanışmak bizler için apayrı bir kazanım olmuştur. Yıllarca da, Muş Ovası, 30 Nisan, Muş’un Sesi ve Muş Şark Haber Gazetelerinde yazılarımız yayınlandı… Muş Basınımızda da, güzel insanlarla tanış olduk… Çay Bahane Sohbetleriyle, Üniversite Kampüsü içerisinde bir, “Edemi Mahfil ’in” oluştuğunu söyleyebilirim. Buradaki, her biri birbirinden kıymet ifade eden/ veya kaynak teşkil eden sohbetlerin Muş Alparslan Üniversitesi Youtube kanalında yayınlanması apayrı bir zenginliktir. Selam ve muhabbetle
|