DALDAN DALA NOKTALAMAR
DALDAN DALA NOKTALAMAR Prof. Dr. Salih Şimşek
Kurşun namludan çıktıktan sonra tetiği çekeni sorgulamanın bir anlamı yoktur.
“7`li masa” var ya... `Hiç bir projeleri yok` diye eleştiriliyor. Bu eleştiriye yapanlar, bu masanın kendisinin bizzat bir `proje` olduğunun farkında değiller (mi?).
Bir seçmen sosyal medya hesabında şöyle bir dua paylaşmış: Bugün duam odur ki; Saadetçiler seçimlerde kime oy verirlerse, inşallah öbür tarafta onlarla birlikte olurlar.
Şimdi rasyonel bir şekilde düşünelim: Yürüyen merdivene ters binen birisi ile piyasaya yeni çıkan elektrikli araçların egzozundan çıkan atık değerlerinin kabul edilebilir sınırlarının üzerinde olduğunu, bu sebepten ‘tavsiye edilmediğini’ söyleyen birisi arasında fark var mıdır?
Farkında mısınız bilmem? Ülkemizdeki ‘Siyaset’ alışkanlık yapan bir kavram… Buna bir nevi ‘hastalık’ gözüyle de bakabiliriz. Mesela, şimdi bakın: Diğerleri bir tarafa da… CHP aday listesine bakın. Listeleri eski AKParti’liler doldurmuş. 3 dönem uygulamasından kaçanların sığınak yerleri CHP olmuş. Bunlar aday olmasalar sanki ölecekler… Gözlerini toprağın doyuracığı muhteris varlıklar…
Takip ettiğim kadarıyla ülkemizde hiçbir siyasi parti, seçimlere giderken ‘borç alma’ propagandası yapmamıştı. Ülkem bu seçim öncesinde bunu da gördü. Zillet Ittifakı’nun iri parçası, Kronik muhalefet partisi, borç bulmakla övünürken, diğeri, Cumhur İttifakı’nın İktidar Partisi, borç almamakla övünüyor ve bu milletin başını yabancılara karşı eğmemeye çalışıyor. Ne garip değil mi?
Ülkemizde yaşadıkları, ülkemizin kaynaklarını kullandıkları, ülkemizin gıda maddelerini tükettikleri, ülkemizin ürettiği mal ve hizmetleri sınırsızca kullandıkları halde, ülkemize ‘düşman’ olan, insancıklara ne demeli bilmem… Bakın Gazeteci Orhan Bursalı, ülkemizin gururu, TCG Anadolu için; "2 bombalık işi var" demiş. Eminim ki, elin gavûru bile, bu kadar düşman değil bize ve ülkemize… Ne dersiniz?
Ülkemizde siyasi partiler kurulurken kurucuların isim ve amblemlerini hep merak etmişimdir. Mesela İYİ PARTİ… Bir insanın kendisine ‘iyi’ demesi, onun illa ki iyi olmasını gösterir mi? Partinin amblemine bakıyorum, Vatikan’ın ambleminin aynısı. Sorsanız ‘onlarla ilişkimiz yok’ derler. Sanki benzetecekleri başka bir sembol yok… Kaldı ki birilerine benzemek de şart mı? Bırakın da seçimlerde onun ‘iyi’ mi, ‘kötü’ olduğuna seçmen karar versin.
Uzun yıllardır ‘kaset’ kavramı iyice önem kazandı ülkemizde… Bu kavramdan bahsedilince insanların kafalarında aniden siyaset dünyası canlanıyor. Hatta her alana yayılma istidadında... Mesela ‘Kmal’ deyip geçmeyin… Bir ‘kaset’ ile Deniz`i dere haline getirip, koltuktan kaldırdı, garibin siyasi hayatını bitirdi, felç etti ve ötele gönderdi. Geçtiğimiz günlerde aslanlar gibi şaha kalkıp, esip gürleyen, Show-woman’lık yapan ve koca masayı deviren Marul Apla, kendisine ‘kaset!’ denilince, aniden tavır değiştirip, süt dökmüş kediye döndü ve masaya oturdu. Yani demek istiyorum ki KASET’i hafife almayın. Benden söylemesi… Önemli, önemli… OMURGA çok önemli…
Ülkemiz için, büyük değişimlere yol açması beklenen, çok önemli bir seçime giderken bakınız neler oluyor, neler, neler konuşuluyor medyada? Kelaynak kuşlarına dönmüş, koca koca akademik unvanlı-etiketli bazı insanlar ‘soğan’ konusunu, tartışıyorlar. Türkiye’nin önemli teknolojik buluşları ve yatırımlarını görülmüyor bile… Ne varsa o soğan fiyatlarında? Be adamlar (şayet adam iseler), ayda bir iki kilogram soğan tüketeceksiniz. Onu da balkonda bile saksı içinde yetiştirebilirsiniz. Uzaktan bakıldığında kerli ferli ‘adam’ sanılıyorsunuz ama sizleri böyle gördükçe, bir başka varlık olduğunuzu düşünmeye başlıyorum. Vakit ayırıp da Ehl-i Küffar’a korku saran yeni uçak gemimizi, TCG Anadolu’yu bir görseniz… İnsansız hava araçlarına biraz vakit ayırsanız… Yapılan devasa yatırımları bir görseniz… Ölür müsünüz?
|