PARTİZANLIK VE ADAM KAYIRMA İLLETİNDEN VAZGEÇİLMELİDİR.
Türkiye`de devlet darbeler sonrasında çok hor bir şekilde kullanılmıştır. Bugün ülkemizde partizanlık ve adam kayırma alışkanlığı almış başını gidiyor.
Hangi sosyo-ekonomik düzende olursa olsun, devlet siyasi güç ve maddi çıkar elde etmek için en büyük kaynaktır. Böyle olunca devlet kötü niyetli kişilerin ve bir takım menfaat odaklarının her zaman iştahını kabartmıştır. Ülkemiz maalesef partizanlık ve adam kayırma illetinden bir türlü kurtulamamıştır. Partizanlığın ve adam kayırmanın olduğu bir yönetimde adaletten söz edilemez.
Geçmişte FETÖ`nün en büyük hedefi devleti ele geçirmekti. O kadar ki, FETÖ devlet içinde paralel bir yapı oluşturmasına ve bürokraside büyük kazanımlar elde etmesine rağmen bunlarla yetinmeyerek iktidara ortak olmak ve devletin idaresini ele geçirmek istemiştir.
7 Şubat 2012 MİT kriziyle başlayan, 17/25 Aralık 2013 yargı darbesi teşebbüsü ile devam eden ve son olarak 15 Temmuz 2016`da hain askeri darbe teşebbüsü ile biten ihanetleri milletçe yaşadık ve gördük.
AKP iktidarı başlangıç yıllarında cemaat ve hizmet hareketi diye adlandırdığı FETÖ`cüleri hiç değilse alınları secdeye varıyor diyerek özellikle emniyette, askeriyede ve adliyede ne istedilerse fazlasıyla vermiş ve kadrolaşmalarına müsade etmiştir. Ne zamanki 15 Temmuz hain darbe teşebbüsüne yeltenmişler,bu tarihten sonra FETÖ`nün gerçek yüzünün ortaya çıkmasından sonra FETÖ büyük ölçüde devlet bürokrasisinden uzaklaştırılmıştır.
Ancak FETÖ`nün büyük ölçüde tasfiye edilmiş olmasına rağmen, FETÖ`nün kripto unsurları tam olarak deşifre edilememiştir. Böyle olunca gün geçmiyor ki basından halen görevde olan kripto FETÖ`cülerin faaliyetlerine devam ettiklerine ve bunların yakalanmalarına yönelik gerçekleştirilen operasyon haberlerini de izlemekteyiz. Bu durum FETÖ kalıntılarının mevcudiyetlerini hala sürdürmeye çalıştıkları anlamına gelmektedir. Dikkatli olmakta fayda vardır, su uyur düşman uyumaz derler.
Hal böyle olunca FETÖ`den boşalan devlet kadrolarına başka adlarla bir takım dini kisveli cemaatlerin ve menfaat odaklarının yerleşmeye çalıştıkları, bunlardan özellikle bir tarikatın, bazı bakanlıklarda çok etkin olduğu yönünde iddialar da konuşulmuyor değildir.
Bu ülke ne acıdır ki bir FETÖ tecrübesi yaşamıştır. Acı tecrübelerden ders çıkarmak lazımdır. Bu neviden acıları bir daha yaşamamak için dini kisveli cemaatler ve tarikatlar ile teşbihte hata olmasın menfaat terör örgütleri diye tabir edilen METÖ`vari yapılanmalara kesinlikle müsaade edilmemelidir.
Devletin bekası için partizanlığın ve adam kayırmacılığın olmadığı, üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstünlüğünün hakim olacağı, ehliyet, liyakat ile devlete ve millete sadakat ilkelerinin öncelendiği bir değişim ve yükseliş hareketine ihtiyaç vardır.
Zira işinin ehli olmayan, liyakattan yoksun partizan kadroların adaletli bir devlet yönetimini tesis etmeleri mümkün değildir.
Sonuç olarak devlet kademelerinde görev alacak tüm seçilmişlerin ve personelin sadakat, liyakat ve ehliyet ilkelerine göre uzman kişiler arasından seçilmesi ve görevlendirilmesi devletin ve milletin bekası için çok önemli bir husustur.
Selam ve saygılarımla...
Beğendim Alkış Sevdim
|