Türkiye`yi değil, CHP`yi temsil edebilir
Türkiye`yi değil, CHP`yi temsil edebilir 30 Mayıs 2018 Çarşamba
Cumhurbaşkanlığına aday olma cesareti gösteremeyen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, beklenen 24 Haziran seçim bildirgesini açıkladı. ``Türkiye`nin 5 temel sorunu´´ olarak ekonomi, demokrasi, eğitim, toplumsal barış ve dış politika konularında vaatler sıralandı. Ne hazindir ki, 240 sayfalık seçim bildirgesinde ne FETÖ ne de PKK ile mücadele konusunda tek kelime yoktu. FETÖ ve PKK terör örgütleri, bu ülkenin sonu değilmiş gibi sayıldı. Oy uğruna FETÖ ve PKK ile mücadeleye girilemediği açıktır. Kılıçdaroğlu, Avrupa Yerel Özerklik Şartı`ndaki çekinceleri kaldıracaklarını, NATO`yla ilişkilerin normalleştirileceğini, Tunceli`yi &8216;Dersim` yapacağını, askerlik süresini kısaltıp koruculuk sistemini ortadan kaldıracağını vaat ediyordu. Aslında Kılıçdaroğlu seçim değil, teslimiyet bildirgesini okumuş oldu. Sıralanan vaatler, Türk Milletini değil, PKK terör örgütünü ve Batılı emperyalist ülkelerin beklentilerine cevap verir mahiyetteydi. Bölücü terör örgütü PKK`nın yayın organlarında, ``Bağımsızlığa giden yol &8216;Yerel Özerklik`ten geçer´´ görüş ve beklentisi yer almaktadır. Bölücü örgüt Tunceli değil, ısrarla Dersim adını kullanmaktadır. CHP`nin seçim bildirgesinde bu vaatlerin yer alması bölücü ihanete destek değilse nedir? Unutulmasın ki; &8216;Yerel Özerklik`Türkiye`yi bölme planının ilk aşamasıdır. Bir örnek ve bir hatırlatmada bulunayım. İspanya Katalonya`ya 1979 yılında verdiği &8216;Yerel Özerklik` hakkını bağımsızlığa dönüştürülme yönündeki girişimlere karşı 21 Ekim 2017 tarihinde o &8216;Yerel Özerklik Hakkı`nı askıya almak zorunda kaldı. TBMM tarafından 8.5.1991 tarihinde kabul edilen Avrupa Yerel Yönetimler Şartı, İspanya`nın Katalonya bölgesinde ülkenin bölünmesine sebep olduğu gerekçesiyle şartlara bağlanarak Avrupa Parlamentosunun kararıyla değiştirildiği halde CHP hâlâ o şarta uymayı vaat etmektedir. CHP, ya AB politikalarındaki değişimleri takip edemiyor ya da Türkiye`yi İspanya benzeri bir felakete mi sürüklemek istiyor. İNCE`DEN BOŞ VAATLER Sayın İnce, söylem ve davranış biçimleri ile bir taşra politikacısı görüntüsü veriyor. Sayın Kılıçdaroğlu`ndan daha başarılı ve halkla temas kurmayı kısmen de başarıyor. Köy kahvesinde oyun oynarken, onu televizyon kanallarında izleyen klasik CHP`lileri de o kabadayı tavrı ve yüksek sesli konuşmalarıyla mutlu ediyor. İyi Parti`ye kaçan CHP seçmenini tekrar geri kazandığı kanaatindeyim. Yani CHP içinde başarılı diyebiliriz. Ancak, çeşitli halk katmanlarında benzer bir karşılığı olduğunu söylemek zor. Bir başarı öyküsü yok, temsil gücü zayıf ve ekonomik vaatleri karşılıksız. Vaatlerinin uygulanabilir bir ekonomik proje olmadığı, ekonominin kapasitesini geliştirecek bir orta vadeli akılcı strateji önerileri de sunamadığı için Sayın İnce güven veremiyor. İSPATA MUHTAÇ İDDİALAR Sayın İnce`nin en büyük yanlışlarından biri de ispatlanmaya muhtaç iddialarda bulunmasıdır. Kısa bir zaman önce Fetullahçı Terör Örgütü(FETÖ) elebaşısı Fetullah Gülen`in ABD`den usulüne uygun istenmediği iddiasında ısrar ederek, ``ABD FETÖ`yü vermez, Tayyip Erdoğan da istemez´´ demiş ve bir de Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan`a ``Partini kurarken, sen Pensilvanya`ya gitmedin mi?´´ diye sormuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın ``ispatla, ispatlayamazsan namertsin´´ şeklindeki cevap niteliğindeki çağrısı altında doğrusu Sayın İnce ezildi. Kitleleri coşturup kendini alkışlatmak için bazı iğneleyen iddiaları ileri sürmesi hem güzel hem de kolay olabilir. Ancak iddialarınızı ispatlamakla mükellef olduğunu ve ispata davet edileceğini genç ve acemi politikacı Sayın İnce unutmamalıdır. Kendisi her fırsatta siyasi tecrübe, deneyim ve birikime sahip olduğunu iddia etse de hâlâ birçok eksiği olduğu ve yetersiz kaldığını artık kabullenmelidir. Sayın İnce, ülkenin ve milletin en üst temsil noktası olan Cumhurbaşkanlığı değil ama CHP`yi temsil edebilir.
|