Türk Meclisi |
|
||||||||
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1835 Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10552 Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236 Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756 Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2059 Haber bulunmaktadır. |
|
Haberler ve Yorumlar | ||
CESUR YORUM | ||
Hem Türk değiller
Ermeniler`den ``özür dileme`` kampanyası... Türk toplumu, son yıllarda sistematik bir şekilde psikolojik saldırılarla karşı karşıya bırakılıyor. Bu saldırıların siklet merkezi ise emperyalizm tarafından kuruluyor. Kapsamlı bir planın ürünü ve Türk Milleti`nin milli bilincinin önce törpülenmesini, ardından da tamamen ortadan kaldırılmasını hedefliyor. Özellikle AKP iktidarı ve ona bağlı görev yapan yandaş aydınlar, bu planın ideolojik-pratik uygulayıcıları oldular. Kendilerini İkinci Cumhuriyetçi, liberal, `solcu` gibi farklı şekillerde tanımlayarak yola çıkan bu kesimlerin ortak özelliği ise emperyalizmin ve AKP`nin sözünden çıkmamaları oldu. Bu cephenin en ciddi kenetlendiği dönemse, Hrant Dink`in öldürülmesiyle yaratılan provokasyon ortamıydı. Bu andan itibaren Türk Milleti`nin suçluluk psikolojisinin içine sürüklenmesinin ve manevi olarak teslim alınmasının hedeflendiği plan, bu ``aydınlar çetesi`` tarafından yürütüldü. Geçtiğimiz hafta bu ekip; yeni bir saldırı cephesi açarak, Türk Milleti`nin varlığının karşısına dikildi. Basında ``özür dileme`` kampanyası olarak bahsedilen bu saldırı; Ermenici aydın ekibinin yeni marifetiydi. Kampanyanın içeriği; 1915`te olduğu iddia edilen sözde Ermeni soykırımı dolayısıyla Ermenilerden özür dilenmesiydi. Kampanya metninin bayramdan hemen sonra internette imzaya açılacağı açıklanıyordu. Sözkonusu metin ise şöyleydi: ``1915`te Osmanlı Ermenileri`nin maruz kaldığı ``Büyük Felaket``e duyarsız kalınmasını, bunun inkar edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin acılarını paylaşıyor ve onlardan özür diliyorum.`` İlk bakışta son derece öznel ve kişisel ifadelerden oluşuyor gibi görünen metnin amacının bununla kısıtlı olmadığı anlaşılıyor. Planın sonraki adımında kampanyanın, Türk Milleti`nin tümü adına bir özüre dönüştürülmek istendiği açık. Böylece, Türklerin atalarının işlediği günahlardan utanacağı ve Ermenilere karşı en azından bugün telafi edici hareketlerde bulunacağı hesaplanıyor! Bunun anlamı da, Ermenilerin tüm taleplerinin kabulü ve tarihin Ermeniler lehine çarpıtılması olacak. Aslında kampanyayı tetikleyen isimlere biraz daha yakından baktığımızda bunun nasıl güdümlü bir provokasyon olduğu daha rahat anlaşılabiliyor. Ahmet İnsel gibi bir liberal `solcu` ve Ali Bayramoğlu gibi AKP`ye yakın bir isim, beraberce kampanyanın sözcülüğünü yürütüyor. Bunun dışında; tüm Ermenici çıkışların baş aktörü Baskın Oran ve Sorosçu Bilgi Üniversitesi`nin öğretim üyesi Cengiz Aktar`ın işin başında olması, hiç de tesadüf gibi görünmüyor. AKP`den ÖDP`ye tüm Amerikancı kesimlerin ve Soros`un da işin içinde olduğu bir geniş programın son perdesini izliyoruz aslında. ABD emredecek, AKP destek verecek, ÖDP`liler ``halkların kardeşliği`` adına Ermeni kardeşlerine sarılacak ve geriye bir tek ``katliamcı Türk`` sanık sandalyesinde kalacaktır. Her şeyden önce bunun, AKP`nin Türk karşıtı dış politikasının bir parçası olduğunu görmeliyiz...
Gül`ün Ermenistan gezisinden bugüne... AKP`nin iktidara geldiği günden beri dış politika adına ne yaptığını bir düşünelim. Aslında bunun tam anlamıyla Türk devletinin 80 yıllık birikiminin ve değişmezlerinin alt üst edilmesi olduğu açıktır. AKP, Cumhuriyet`in bir politikasıyla daha hesaplaşmaktadır. Bu durum, ilk başta Kıbrıs`ta ortaya çıkmıştı ve ardından Kürt devleti-Kuzey Irak meselesiyle devam etmişti. Diğer taraftan; Ermeni meselesinde de AKP`nin vereceği zarar, daha ilk zamanlardan beri ortadaydı. ``Hepimiz Ermeniyiz`` yürüyüşleri düzenlenirken AKP, buna karşı çıkanları suçluyordu. Ancak AKP`liler; esas Ermeni yanlısı adımları atmaya daha sonra, ikinci kez iktidara gelişleri ve Abdullah Gül`ü Cumhurbaşkanı seçtirmeleriyle beraber başladılar. Türkiye`nin Ermenistan`la sorunları, Ermenistan`ın kuruluşundan daha öncesine kadar geriye götürülebilir. Ermenistan`ın, Türkiye ve Azerbaycan`dan toprak talepleri ile kendi topraklarında uyguladığı etnik temizlik bu işin sadece bir boyutudur. 1992 yılına gelindiğinde SSCB`nin dağılmasıyla beraber Ermenistan, Azerbaycan`a saldırdı ve bu ülkenin üçte birini işgal etti. Şu anda da bu işgal devam ediyor. Bu durumun ortaya çıkışı dolayısıyla da Türkiye`nin, Ermenistan`la herhangi bir diplomatik ilişkisi bulunmuyordu. Bunun yanısıra Türkiye Ermenistan`la sınırlarını açmıyor ve bu yayılmacı, faşist devlete karşı bir tecrit politikası izliyordu. Bu tecritte açılan ilk gedik, bilindiği gibi bizzat Abdullah Gül`ün eseri oldu. Gül`ün maç izleme bahanesiyle Ermenistan`a gitmesi, Türk devletinin yıllardır uyguladığı temel Ermenistan politikasının bir kalemde, fiilen geçersiz kılınması anlamına gelmişti. Böylece Ermenistan`ın toprak talepleri de, sürdürdüğü işgal de meşruiyet kazanmış oluyordu. AKP`nin ilk eseri bu oldu. Ardından AKP`nin Dışişleri Bakanı Ali Babacan`ın inisiyatifinde Ermeni bakanıyla görüşülmesi ve Azerbaycan`ın da Ermenilerle masaya oturtulması işin ikinci adımı oldu. Böylelikle Azerbaycan da ABD`ye yanaşmak adına Ermenilerin işgalini kabullenmiş oldu. Bunda Rusya`nın Gürcistan saldırısıyla beraber yeniden Kafkasya`da güç göstermesinin de etkisi olmuştu. Ancak kazanan Ermenistan`dan başkası olmadı. Böylelikle AKP`nin tüm cephelerde uyguladığı Türk karşıtı politika, Kafkaslar`da da bu sonuçlara ulaştı. |
Paylaş |
Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir. |
© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır.
Kullanıcı Sözleşmesi. |