KKTC TMT Mücahit`ler Derneği Bildirisi:
Kıbrıs Türk halkı görüşme süreçlerinden artık bıkmış usanmıştır. 50 yıllık süre hep Rumların kepazelikleri ile geçti yeter artık...
Her günkü mesajlarında Türk Askeri çekilmeli ve meydan onlara bırakılmalı. Rahatça iki kez yakalayıp da başaramadıkları soykırımı gerçekleştirmek için gerekli koşullar yaratma peşindeler! Ve bundan asla vazgeçmeyecekler.
Türk düşmanlığının iliklerine kadar işlenmiş bu barbar zalim ve kendini bilmez Rumlar ile ortak bir idareyi hala gündemde tutmaya çalışarak ortak etkinliklerde bulunanlar, barış, huzur ve güvenin bizler için ne kadar hayati önemi haiz olduğu gerçeğini göremeyerek onda ısrar etmeleri geleceğimizi tehlikelerle karşı karşıya bırakacağını görmemeleri mümkün değildir.
20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı ile Kıbrıs’ın tümüne gelen barış, huzur ve güven ortamının 43 yıldır kesintisiz devam etmesinin dikkate alınması ve unutulmaması gereken önemli bir unsurdur.
Kıbrıs Türk Barış Harekatı Kıbrıs’ta Rumlar tarafından bozulan barışın yeniden hedeflendiği gibi ayrıca Kıbrıs Cumhuriyeti’nin varlığını da koruyarak darbeden sağ kurtulan Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makarios’un yeniden makamına dönmesine olanak sağlamıştır. Ancak ne var ki olaylardan gerekli dersi alamayan Rumların, 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’nı müteakip zorunlu ve barış için yapılması kaçınılmaz olan anlaşmaların ilgili taraflar arasında yapıldığı adeta unutturulmak istenmekte ve yok sayılmaktadır.
15 Temmuz 1974 Rum ile Yunan’ın ortaklaşa gerçekleştirdikleri “ENOSİS” amaçlı darbesi unutulmamalı ve eğer 20 Temmuz 1974’de Garantör Anavatanımız Türkiye’nin barışçı müdahalesi olmasaydı Kıbrıs bugün ikinci bir Girit olacaktı.
Bütün bu gerçeklerin bilinmesine rağmen ve Crans Montan’da son olacağı anlayışı ile gerçekleştirilen toplantıda bizler için hayati önemi haiz konu olan toprak ve güvenlik ile garantilerin görüşülmesinin kabul edilmesinden sonra “OHİ” diyen Rum’un Guteres Belgesi ile görüşmelere bırakılan yerden başlamaya hazır olduğunu söylemesine asla itibar edilmemeli, masaya ancak KKTC’nin tanınması ile dönülebileceği şartı kesin ve kati bir şekilde ortaya konmalıdır. Zira Crans Montana toplantısının Türk tarafınca son bir fırsat teşkil ettiği açık ve kati beyanı unutulmamalıdır.
Bütün bu gerçeklerden ders alınması gerekirken Sn. Akıncı hala daha görüşmeler için hazır olduğunu ancak anlaşmalar sonucu Kuzey’de kalan Rum toprakları ile Güney’de kalan Türk toprakları arasındaki farkın tazminat, takasla ve Rumlara bir kısım toprak iadesi ile hallini ve ucu açık müzakere süreci olmamalı şartını ileri sürmüştür. Ancak Kıbrıs’ta çıkan savaşın kusurlu tarafı Rumlar ile Yunanlıların olduğunu ve Türk tarafına savaş tazminatı ödemeleri gerektiğini ifade etmekten kaçınmıştır. 1955’lerden itibaren EOKA’nın saldırıları yüzünden ölen ve evlerini terk eden ve de 21 Aralık 1963’de topyekun Rum saldırıları yüzünden 30 bin göçmenle terk edilen 103 köyümüzde geride kalan maddi ve manevi değerlerimiz ile katledilen yüzlerce insanımızın ve BM Ortega Raporu ile tespit edilen maddi ve manevi kayıplarımız ve sahteliklerle gasp edilen vakıf mallarımızın gündeme getirilmemesi kabul edilemez.
Uzun süren Kıbrıs görüşmelerinde Crans Montana’daki sonuçtan sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tanınmadan masaya oturulmamalıdır. Zira bunun dışında masaya oturmak beyhudedir. Kıbrıs Türk halkının haklı davasında zaman kaybettirmektedir. Dolayısı ile tanınma süreci derhal başlatılmalıdır.
Yılmaz BORA
Genel Başkan
. |