BASIN AÇIKLAMASI
Kıbrıs İlim Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi, KKTC III. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı Doç. Dr. Ata Atun, Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in, liderlerin ilk tanışma görüşmesi konusunda “Alpha”ya yaptığı açıklamayı kınadı.
Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in liderler arasındaki toplantıdan çıkıldıktan sonra “Kıbrıs Türk Cemaati lideri Tatar’ın başka çözüm şekillerinin de tartışılmasını istemesi bizim açımızdan olumlu bir gelişme olmadı. Benzer yaklaşımları zaman içerisinde Rauf R. Denktaş ve Derviş Eroğlu’ndan da duymuştuk.” açıklamasını değerlendiren Doç. Dr. Ata Atun, şunları söyledi: “21 Aralık1963 sabahın erken saatlerinde Kıbrıslı Türklere karşı başlatılan soykırım harekatının baş mimarı ve planlayıcısı, binlerce Kıbrıslı Türk’ün katili ve evsiz, barksız, işsiz, güçsüz ve aç susuz kalmasının başkomutanı Makarios’un ve ölümünden sonra gelen Rum liderlerin tümünün, Nikos Anastasiadis de dahil olmak üzere Makarios’a benzediklerini ve Makarios’un çizdiği yoldan dışarı çıkmamak için elden geleni yaptıklarını unutmuşa benziyor. Hristodulidis’in KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar yerine yanlış tutum ve hayali davranışları nedeni ile kendi lideri Anastasiadis’i kınaması daha doğru olacaktır.
Kendileri Kıbrıs adasında Kıbrıslı Türklere en küçük bir ortaklık hakkını tanımamak için soykırım uygulaması dahil, bebek maması satılmaması gibi insanlık dışı kararları alarak, elden gelen kötülüğü yapmalarını ve 52 yıldır bu anlayışı devam ettirmeyi meşru sayarken, Kıbrıslı Türklerin adada var olabilmek için ‘Egemen Eşitlik’ talebinde bulunmasını eleştiren Hristodulidis büyük bir yanılgı ve hayal içindedir.
Adada yaşamlarını sürdüren Kıbrıslı Rumların, 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti ile gerçekleşen ‘iyi ortak olma’ imkanını ‘adanın tek egemen sahibi olma’ hırsları ile bozduklarını ve günümüzde yaşananların da Rumların bu hayallerinden kaynaklandığını unutmamaları gerekmektedir.
Kıbrıslı Rumlar, yaşamlarını asırlardır Kıbrıs adası üzerinde sürdüren iki halk arasında mutlak bir çözüm istiyorlarsa, Kıbrıs adasının tek sahibi oldukları hayalinden vazgeçmeleri, Kıbrıs Türklerinin egemen devletlerinden vazgeçerek azınlık olmayı asla kabul etmeyeceklerini anlamaları ve Kıbrıs Türklerini ‘eşit, egemen ortak’ olarak kabul etmeleri gerekmektedir. Bundan sonrası kendiliğinden zaten gelecek, adadaki iki halk, egemen eşitliğe dayalı bir yapı ile yaşamlarını yan yana huzur içinde sürdürebileceklerdir. Şunun altını bir kez daha çizmek isterim: Bizim devletimiz vardır ve egemenliğimizden taviz vererek Rum Devletine azınlık olmamız mümkün değildir. Dolayısıyla görüşmeler bu minval üzerinden yürütüldüğünde 100 yıl daha görüşsek bir sonuç çıkmayacaktır.”
|