ı 07.26 | 9.7.2009
Rabiya Kadir: Türkiye`ye gelme talebim iki kez reddedildi
Çin yönetiminin, Doğu Türkistan`daki olaylardan sorumlu tuttuğu Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Rabiya Kadir, NTV Anahaber`de açıklamalarda bulundu.
ÇİNLİLERLE BİRLİKTE YAŞANAMAZ" Son olaylar, artık Uygurların Çinlilerle birlikte yaşamayacağını göstermiştir. Urumçi`de 5 Temmuz günü barışçıl şekilde protesto yürüyüşüne çıkan kadın, çocuk ve gençler Çin hükümeti tarafından vahşice bastırılmıştır.
Çin hükümeti, Doğu Türkitas`daki olaylarda, Uygurluları suçlu gösterme yoluyla güvenlik güçlerinin vahşi tavrını örtmeye çalışıyor. Çinlilerin nefteri körüklenmiştir; Uygurlara saldırılar başladı...
"ÖLÜ SAYISI 1000`İ AŞTI" Son olarak Urumçi`de, Çinlilerin saldırısı sonucu 4 Uygur kızının öldü haberini aldık. Henüz protesto yürüyüşü bitmeden de 400 kişinin öldüğü haberini aldık. Bence tüm bunları değerlendirdiğimizde, ölü sayısının 1000`i aştığını düşünüyorum.
"YARALILAR ÖLÜME TERK EDİLDİ" Çinliler bölgeye çok büyük silahlı güç yerleştirdi. Protescuları bastırıyorlar ve ölenlerin çoğunluğunu Uygurlar oluşturuyor. Çin hükümeti, tutuklanan Uygurlu sayısını 1500 olarak ilan etti ancak alınan haberlere göre olaylar başka yerlere de sıçradı. Oralarda da gösteriler yapıldı, çatışmalar çıktı. Bizim dün aldığımız haberlere göre, tutuklanan kişi sayısı 5000`i geçiyor.
"ÜÇ BİN ÖLÜ ABARTLI OLMAZ" Bence ölü sayısı yükselebilir. Çünkü yaralılar var. Bu rakam Çin hükümetine göre 800 ve bunlar ölüme terk edilmiş durumda. Ben, 2000 - 3000 ölü sayısını abartılı bulmuyorum.
Banu GÜVEN: Olayları başlatmakla suçlanıyorsunuz, ne diyecek? Bunlar, bağımsızlık isteyen bir grup tarafından çıkarılan olaylar mıdır yoksa oradaki gerginlikten mi kaynaklanmıştır? RK: Çin, Doğu Türkistan`ı işgal ettğinden beri baskıcı politika izledi. Dini, örfü, adeti baskı altına aldı. Siyasi baskı 60 yıldır devam ediyor. Ekonomik baskı sürüyor.
Özellikle Çin`in iç bölgelerinden Doğu Türkistan`a milyonlarca Çinli yerleştirildi. Doğu Türkistan`daki genç kadın ve kızlar, Çin`in içlerine taşındı. Doğum kontrol uygulaması ile 7-8 aylık bebekler bile anne karnından alındı. Vahşi bir politika yürütülmüştür. İşte bu siyasat, Uygurların sabrını taşırmış ve tabii bir sonuç olarak bunlar yaşanmıştır.
Yakın zamanda, Doğu Türkistan`ın tarihi şehri Kaşgar, yeniden imar bahanesiyle bozulmuş ve tahrip edilmiştir. Uygur medeniyetini yok etmeye çalışıyorlar.
"OLAYLARLA İLGİM YOK" Bana yöneltilen suçlamaları reddediyorum. Bütün sorumlukluk Doğu Türkitanda`ki Komünist Partisi Başkanı ve Yerel Hükümet Başkanı`ndadır. Herkesin yürüyüş yapma ve protesto hakkı vardır.
Tüm dünyadaki Uygurları protesto yürüyüşü yapmaya çağırıyorum. Etrafımdaki kişilerle birlikte Doğu Türkistan halkının durumunu dünya kamuoyuna anlatmaya çalışıyorum. Çin hükümeti de benim bu faaliyetimi ve gelecek desteği yok etmeye çalışıyor.
Banu GÜVEN: Türkiye`den vize alamadığınız bilgisi doğru mu? Siyasi yetkililier; Cumhurbaşkanı ya da Başbakan`la tamasa geçtiniz mi? Ya da böyle bir şey bekliyor musunuz? RK: Türk yetkililerin, özellikle sayın Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan`ın son olaylarla ilgili açıklamalarından ötürü sevinçliyim. Eskiden de destek gösterilmişti ancak son destek çok mutluluk verici. Bunu devam ettirmelerini ve Doğu Türkistan halkına sahip çıkmalarını umuyorum. Barışçıl bir çözüm bulmak, şimdiki duruma çare üretmek için Türk yetkiklerle görüşmek istiyorum. Beni kabul etmelerini ve müzakere yapmak istiyorum.
"TÜRKİYE İKİ KEZ BENİ REDDETTİ" Çevirmen`den: Türkiye`ye giriş talebi iki kez reddedildi. Talep 2006 ve 2007 yıllarına aitti. Ancak Türkiye`nin Washington Büyükelçiliği vize vermedi. Gerekçe ise `Türkiye`ye girmesi istenmeyen şahıs`tı.
Banu Güven`in, Rabiya Kadir`in ağzından duymak için soruyu tekrarlaması ve ek olarak "Çin yönetimimn baskısı mı var Türkiye üzerinde?"ye, Kadir şu yanıtı verdi: RK: Elbette ki Çin hükümetinin baskısı olduğunu düşünüyorum. Ancak vize verilmemesi beni üzmedi. Türk halkının Doğu Türkistanlılara desteği devam ediyor önemli olan da budur. Seyit Tümtürk benim yardımcım ve Türkiye`de faaliyetlerde bulunuyor.
Türk Büyükelçiliği`ndeki yetkili hanım, neden olarak `Siz Türkiye`ye girmesi sakıncalı kişi olarak gösteriliyorsunuz. Onun için vize veremeyiz` dedi. Ben de ona `Türkiye benim vatanım saylır bir gün gireceğim` dedim
ERDOĞAN:Rabiya`ya vize veririz dedi.
Açıklamalarında Sincan’daki katliama da değinen Erdoğan yaşananları bir “vahşet” olarak değerlendirdi. Başlatılan girişimler neticesinde, Çin Büyükelçisi’nin Dışişleri Bakanlığı’na çağırıldığını açıklayan Erdoğan, Türkiye’nin vahşete seyirci kalamayacağını ve G-8 ülkeleriyle de bu konuyu ayrıca görüşeceğini sözlerine ekledi.
Son olarak Dünya Uygur Kongresi lideri Rabia Kader’in, “Türkiye bana vize vermedi, girişim iki kez engellendi” sözleriyle ilgili “Böyle bir müracaat olması halinde biz kendisine vize veririz” dedi. |