Dun Neler Oldu |
Senem Simsek, 2.07.2008 19:19:12 |
Sayin Yasar Nuri Ozturk bugunku yazisinda dun neler oldu ve onumuzdeki gunlerde neler olacak konusunu ozetledi.Herkese tavsiye ederim.Bu arada Ergenekon`a Cikis icin demir dovme toreninde tum devlet adamlarina mihmandarlik yapan ilk Turk kadini olarak merak ediyorum ki bunun icin kac dosyam var? Ergenekon destanini sevdigim icin ceza alabilir miyim? Daha da onemlisini Ingiltere`den ayaginin tozu donup mukemmel bir teknigi bana ogreten Prof.Dr. Ercument Ovali`nin calismasina secilen bir bilimadami olarak ben de teror sucu mu isledim? Bu ulkede donen her turlu oyunu kiniyorum. Ozellikle degerli bilimadamlarimizi, devlet adamlarimizi ve askeri erkani hedef alan bir yonetimi kiniyorum.Radikal Islam-Bati yagciligi sentezi ile Turke hakaret eden, anayasayi tarumara hazir,en onemlisi gelmis gecmis en buyuk bolucu bir grup rahat yasarken ve ceylan derisi koltuklarda teroristlerle TBMM kurmus iken Turkun elit tabakasinin mahvedilmesini hazmetmiyorum.BIz arabasinda eroin tasitan vekili unutmadik, daglarda elinde silah tasiyan vekili de.Ataturk`e kufretmis bir adami ise hic unutmadik. Dr.Senem Simsek Bugun saygimi yazmiyorum.Bu yapilanlari protesto ettigim icin.
Yaşar Nuri Öztürk ynozturk@hurriyet.com.tr Türk Ordusundan rahatsızlıkta Batı-Siyasal İslam birlikteliği Batı`nın, özellikle Avrupa`nın Türk Ordusu`na kini tarihin tanıdığı en amansız kinlerden biridir. İngilizler İstanbul`u işgal ettiklerinde ilk istedikleri, Cuma selamlığındaki askerlerimizin oradan uzaklaştırılması olmuştur. (Atatürk`ün Bütün Eserleri, 8/138) Türkiye, benzeri bir rahatsızlığa, AKP iktidarı döneminde tanık oldu. Anımsayalım, bir AKP `milletvekili`nin TBMM`deki `Mareşal Atatürk` tablosuyla, TBMM`de güvenlik görevi yapan askerlerin yürüyüşleri sırasında çıkardıkları seslerden şikâyeti üzerine, 2000`li yıllarda tartışılmıştı. Aynı AKP`nin kurmay isimleri Türk Ordusu`ndan rahatsızlıklarını değişik vesilelerle ve değişik tavırlar sergileyerek ortaya koymaktadırlar. Bir milletvekilinin,Türk Ordusu`na mensup birliklerin ve okulların Ankara dışına çıkarılmasını ve başkentin `askerî bir kent` görünümünden kurtarılmasını istemesi ayrı bir örnektir. Ayrı ve talihsiz bir örnek... Ne ilginç! Atatürk`ten rahatsızlık konusunda, Haçlı Batı ile siyasal İslamcı odaklar tarihin her döneminde bir biçimde kader ve mücadele birliği yapmışlardır. Bugün de aynen böyle yapmaktalar. Tam bu noktada, Falih Rıfkı Atay şu ibret verici tespiti vicdanlarımıza iletiyor: "Kurtuluş Savaşı öncesindeki işgal sırasında, ordu kumandanlarını şu veya bu vasıta ile küçük düşürmek bir parola idi." ((Atatürk`ün Bütün Eserleri, 8/138) Bugün de aynı değil mi? İlker Başbuğ`un İsrail gezisi sırasında çekilen resimleri ve bunların dinci bir gazetede yayınlanması, Türk Ordusu`ndan rahatsızlığın tarafları arasındaki yardımlaşmanın yeni bir belgesidir. O fotoğrafları o dinci gazeteye kimler servis yaptı? Her halde turist rehberleri değil. TÜRK ORDUSU NEDEN RAHATSIZ EDİYOR Batı`nın Türk ordusuna kininin sebebi sadece Türk ordusunun caydırıcılığı, Haçlı tasallut ve emperyalizmi karşısındaki susturucu ve püskürtücü gücü değildir. Sebeplerin başında, Türk ordusunun, sadece ordu olarak kalmayıp Türk tarihinde aydınlık ve atılımın öncüsü oluşu gelmektedir. Türkiye, bunca devrimi böylesine kansız ve kavgasız bir biçimde ve çok kısa bir zaman çerçevesinde nasıl başardı? Ordunun, sadece `asker` olarak kalmayıp, aydınlanma ve ilerlemenin öncülüğünü de yapmış olması sayesinde... Türkiye`nin işte böyle bir kaderi olagelmiştir. Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz, ama gerçek budur. Türkiye, sanayi devrimini gerçekleştirmemiş, bunun için de, cumhuriyet ve demokrasiyi taşıyan temel iki sınıf olan burjuva ve proleteryayı oluşturamamış bir ülkedir. Buna rağmen hem cumhuriyeti hem de aydınlanmanın motor unsurları olan temel devrimleri akıl almaz bir maharetle hayata geçirebilmiştir. Nasıl? Ordu`nun aydınlanmadaki öncülüğü sayesinde... Batı`da; demokrasi, özgürlük, insan hakları ve aydınlanmanın yaratıcı ülkelerinden biri olan Fransa`da, sanayi devrimi yaşanmış, burjuva ve proletarya doğmuş olmasına rağmen, cumhuriyetin yerleşmesi büyük badirelerden sonra gerçekleştirilebilmiştir. Serüvene bakın: 1792 cumhuriyetin kuruluşu, 1799 Napolyon`un İmparatorluğunu ilanı, 1814 yeniden krallığa dönüş, 1848 ikinci cumhuriyetin ilanı, 1852 yeniden imparatorluk tartışması ve nihayet 1871`de bugünkü anlamda cumhuriyetin kuruluşu. Batı bunları biliyor. Batı, bizim birçok nimeti ve değeri, Atatürk`ün eşsiz dehası sayesinde bedavadan elde ettiğimizi de biliyor. Millet olarak bizi kıskanırken, birey olarak Atatürk`e tatmin bulmaz bir kinle diş biliyor. Batı için Atatürk, Orta Asya steplerinin metafizikten habersiz, aydınlık, akıl ve bilim nedir bilmez vahşilerini, tarihsel süreç anlayışlarının hiçbiriyle izah edilemeyecek bir maharetle, aydınlanmanın doruğuna taşıyan, cumhuriyet ve laiklikle donatan affedilemez bir düşmandır. Atatürk öldü, bu iş bitti diyemezsiniz. Diyebilmenize engel bir güç ve gerçek var: Türk Ordusu.
|
|