Türk Meclisi |
|
||||||||
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1834 Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10499 Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236 Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756 Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2056 Haber bulunmaktadır. |
|
Okuyucularımıza Sunduğumuz Temel Bilgiler | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
GÜNÜMÜZ MAKEDONYA TÜRKLERİ-2 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
EĞİTİM
Tarihi süreç içerisinde Türklerin eğitim ve bilime ne kadar önem verdikleri bilinmektedir. Dil ve Tarih alanında çalışmaları olan, Üsküp Pedagoji Fakültesi öğretim üyesi Yusuf Hamzaoğlu; ‘Makedonya’daki Türkçe eğitimin 5. yüzyıl başlarından beri var olduğunu’ söyler. Ancak 500 kusur yıl devam eden Osmanlı Dönemi dışında, her yönden asimile edilmeye çalışılan yada göçe zorlanan Balkan/ Makedonya Türklerinin Türkçe eğitim görmesini zorlaştırdığını unutmamak gerekir. İlköğretim Türk hâkimiyeti sonrasında mevcut idarelerin Osmanlı döneminden kalan bazı okulları kendi politikalarına göre tekrar faaliyete geçirdikleri görülür. 1884’te kurulmuş olan ‘Tefeyyüz İptidai Okulu’nun 1919-20’de ‘Osman Cikiç’, 1910’da kurulmuş olan ‘İttihad Terakki Okulu’nun 1919’da ‘Vuk Karaciç’ adıyla faaliyete geçirilmesi gibi. 1918 sonrası kurulan Sırp-Hırvat-Krallığı döneminde dikkati çeken bir diğer husus, okullarda özellikle Sırp-Hırvat dilinin zorunlu olması ve buna bağlı asimilasyon politikasıdır. Buna rağmen Türklerin yoğun talepleri neticesinde kısmen de olsa Türkçe eğitime izin verildiği görülür. 1919’da Türkçe eğitime izin verilebileceğine dair kararın alınması, 1924’te Kratovada bir okulun açılması, 1924-25’te ‘Aleksandır Medresesi’ (Medrese Kral Aleksandr Veliki) adıyla ilahiyat karışımı bir okulun açılması, gibi gelişmeler yaşandı. Fakat bunların kısıtlayıcı hükümler içerdiğini veya kısa süreli olduğunu belirtmek gerekir. Daha ziyade din derslerinin Türkçe okutulmasına izin verildiği dönemde hala Osmanlı’da kullanılan alfabenin geçerli olduğunu da belirtmek gerekir. Zira yönetim, Türkiye’deki inkılâpların neticesinde kabul edilmiş olan Latin harfli alfabenin kullanımına izin vermiyordu. II. Dünya Savaşı yıllarına gelindiğinde (1939–44) Türklerin bir araya gelemedikleri, gazete çıkaramadıkları, okullara alınmadıkları ve hatta milli kimliklerinin bile tanınmadığı görülür. Ancak yaşanan olumsuzluklara rağmen (savaşın sonlarına doğru) yukarıda sözü edilen ‘Tefeyyüz’ ve ‘Vuk Karaciç’ okullarının yeniden faaliyete geçtiğini de belirtmek gerekir. Ayrıca 19. Yüzyıl sonlarında yapılmış olan ‘İptidai İrfan Okulu’na ait binada ‘Mehmet Sokoloviç’ adıyla bir okulun daha faaliyete geçtiği görülmektedir. 1944’te kız çocukları için açılan ‘İrfan’ sözü edilen okulun devamıdır. (Okul, öğrenci saysının azalması gerekçesiyle 1955/56 kapatılacaktır.) Bu arada II. Dünya Savaşı’nın belirsizliğinin yaşandığı dönemde ve sonrasında Türklerin milli varlıklarını, manevi değerlerini örf adet ve geleneklerini korumak ve yaşatmak adına kurdukları Yücel Teşkilatının ve diğer Türk Aydınlarının da gayretleri ile 1944–45 eğitim-öğretim yılında Türkçe okulların açıldığı görülür. 1947 de Üsküp’te öğretmen okulunun açılması, 1947 yılında Fetah Süleyman Pasiç ve Ferid Bayram tarafından ilk alfabe kitabını yayınlanması gibi gelişmeler yaşandı. Ancak 1940’lı yıllarda Komünizmin etkin olduğu dönemde, Arnavutluğun kendi topraklarına katılacağı ümidine kapılan Yugoslav yönetimi, Arnavut ırkçılığının artmasına ve dolayısıyla da Türkçe eğitim-öğretimin sekteye uğramasına neden oldu. Eğitime olumsuz yönde etki eden bir diğer gelişme de 1950’lerde yaşanan göçlerdir. 1944’ten beri ‘Vuk Karaciç’ Okulunun binasında Türkçe eğitime başlayan Tefeyyüz, 1963’te kendi binasında varlığını sürdürmeye devam etti. Eğitimde dikkati çeken bir diğer gelişme; 1963–64 öğretim yılında Üsküp Pedagoji Akademisi’nde, 1976–77 öğretim yılında Üsküp Filoloji Fakültesi’nde Türk Dili Edebiyatı Bölümlerinin açılmasıdır. 1945-2003 yılları arasında Makedonya’da Türkçe İlkokul Eğitiminde (8 yıllık) görülen okul, öğrenci ve öğretmen sayısındaki durumu Tablo 4’deki gibidir. Tablo 4: 1945-2003 yılları arasında Makedonya’da Türkçe İlköğretim verilen (8 yıllık) okul, öğrenci ve öğretmen sayısı
Tablodan da anlaşıldığına göre, İkinci Dünya Savaşından sonra yani 1945`ten 1949/50 öğretim yılına kadar ilkokullardaki öğrenci sayısında artış görülürken, 1951`den itibaren aniden düşüş görülmektedir. Buna etki eden en önemli gelişme 1950’lerde Türkiye`ye yönelik yaşanan göçlerdir. 1960–2003 arası rakamlarda azalma görülmemesi bizleri yanıltmamalıdır. Çünkü geçen süre içerisinde nüfusun az olması, imkânların kısıtlanması ve yaşanan siyasi gelişmeler durağanlığa yol açtı. Ayrıca son üç yılın öğretmen sayısında Arnavut ve Makedon sınıflarına ders veren öğretmenlerde (40–50) bulunmaktadır. Makedonya Cumhuriyeti anayasasına (madde 44.) göre; Makedonya vatandaşlarının ana dilleriyle ilköğrenim (lise öğrenimi dâhil) görme hakları vardır. Anayasa ile teminat altına alınmış olmasına rağmen, Türklerin anadille eğitim hakkına bütün Makedonya’da ulaşmış oldukları söylenemez. Doğu Makedonya’da Jupa, Koliçani, Debre köylerinde Türkçe eğitimde yaşanan sorunlar bunun en somut örnekleridir. 1990’lı yıllara gelindiğinde Türkçe eğitim-öğretimin verilmesi yönünde bazı olumsuz gelişmelerin devam ettiği görülür. Radoviş, Debre (Jupa), Kırçova’da Türkçe öğretim veren okulların kapatılması gibi gelişmeler yaşandı. 1993’te Makedon Yönetimi halkın (Torbeşlerin) Türk olmadıklarını gerekçe göstererek Türkçe eğitime izin vermedi. Bunun üzerine Aileler eylem yaptılar. 1995–96 öğretim yılında Makedonya’da, 543 okulun 226 sınıfında 255 eğitimcinin olduğu ve 5260 Türk öğrencinin Türkçe eğitim alabilme imkânına sahip olduğu görülür. Başkent Üsküp, Gostivar, Kalkandelen, Ohri, Resne, Struga şehirleriyle birlikte Vrapçişte ve Kocacık köylerinde 1’den 8’e kadar okullar vardır. Örneğin 2001-2002 öğretim yılında Üsküp’teki ilkokullarda 1550 öğrenci Türkçe öğretim görmekteydi. Ağustos 2000’de TDP Ohrid Şube Başkanının Doğu Makedonya’daki Türk öğrencilerine yönelik gerçekleştirdiği faaliyetler vesilesiyle görüştüğüm öğretmenler; eğitimde özellikle öğretmen ve kitap sorununun yaşandığını, mevcut yönetimin özellikle birtakım bahanelerle eğitimle ilgili sorunları halletmediklerini söylediler. Ayrıca ekonomik nedenlerden dolayı da çocukların başka bir şehre gönderilemediğini belirttiler. Temmuz 2004’te Gostivar’ta görüştüğüm Eğitim Danışmanı - Eğitimci Bedri Nureddin ise; Türkçe eğitim konusunda öğretmen ve kitap ihtiyacının olduğunu, ancak bunların yanı sıra çağdaş eğitim projelerinin hayata geçirilmesi esnasında İlköğretim ve liselerde okutulması-yararlanılması gereken kitapların hazır olmamasının da eğitimi olumsuz yönde etkilediğine dikkat çekmektedir. Ancak eğitim konusundaki sorunların Doğu Makedonya’da daha fazla olduğunu belirtmek gerekir. Genelde Türkçe Öğretim 1’den 4’e kadardır. Bu yörenin 78 yerleşim yerinde yaşayan Türk öğrenciler, 5’ten 8’e kadar Makedonca okumak zorunda kalıyorlar. Örneğin 2001–2002 öğretim yılında Radoviş’e bağlı Ali Koç ve Kocaali köylerinde 106, Pirlepe’ye bağlı Kanatlar Köyünde 128 öğrenci, 2003-04 öğretim yılında Radoviş’e bağlı Kılavuz Köyünde 35, Valandova’ya bağlı Çalıklı’da 100 ve Ustrumca’da 199 öğrenci Türkçe öğretim görebilmekteydi. Ancak 4. sınıfa kadar eğitimin verildiği bu okulların bazılarının karma sınıflar olduğunu da belirtmek gerekir. 2005-06 öğretim yılı itibariyle Radoviş ‘Krste Petkov Misirkov’ ve “Nikola Karev’ ilkokulundaki Türk öğrencilerin sayısı 400’dür. İstatistik Kurumunun verilerine göre; Makedonya’daki ilköğretim düzeyinde eğitim gören 10.120 Türk öğrenciden ancak 6220’si Türkçe eğitim alabilmektedir. Bu durumda 3900 kişi Türkçe eğitim alamamaktadır. Türkçe eğitim alamayanlar için 100–120 sınıfa ve 130–160 arası öğretmene ihtiyaç vardır. Tabii ayrıca araç gereç, kitap vs. gerekmektedir. Devletin okul ve sınıf açmaması, siyasi gelişmeler, ailelerin (bilinçli yada bilinçsiz) çocuklarını Arnavutça veya Makedonca eğitim veren okullara göndermesi gibi nedenler sorunun ortaya çıkmasına yol açmaktadır. 2006’da Gostivar Belediyesi, belediye sınırları içerisindeki okulların isimlerinin değiştirilmesiyle ilgili çalışmalar doğrultusunda, Türklerin yoğun olarak eğitim gördüğü “Petre Yovanoski” Merkez İlkokulu’nun “Mustafa Kemal ATATÜRK” olarak değiştirilmesi kararı alındı. 2006–07 öğretim yılından itibaren din derslerinin zorunlu olarak ilkokullarda 7. ve 8. sınıflarda, düz liselerde birinci sınıflarda seçmeli olarak ve mesleki liselerde 3. ve 4.sınıflarda vatandaşlık bilgisi dersinde görülmesi yönünde bir karar alındı. Ancak İslam Dini Birliği Eğitim sorumlusu ve Makedon Ortodoks Kilisesi böyle bir din eğitimine karşı çıktıklarını beyan ettiler. Lise Eğitimi Anayasa gereği Türkçe eğitim vermesi gereken Lise düzeyinde veya meslek okulları/sınıfları düzeyindeki sayı da yetersizdir. Bununla birlikte geçtiğimiz yıllarda Üsküp ve Gostivar’da iki Türkçe sınıf ile Kalkandelen’de bir mesleki tıp lisesi, Gostivar’da elektro teknik okulunun faaliyete geçtiğini belirtmeliyiz. Ayrıca Üsküp, Gostivar ve Struga’da İngilizce ağırlıklı eğitim veren özel Yahya Kemal koleji faaliyet göstermektedir. 2001 yılında TDP ve bazı sivil toplum temsilcileri; Ohrid’de Türk lisesi, Üsküp’te Sağlık ve iktisat lisesi açılması, eğitim, öğretmen sorunlarının halledilmesi yönünde girişimlerde bulundular. Bu girişimin ardından Struga ve Radoviş’te Türkçe lise sınıfların açıldığı görülür. Ayrıca 2004’te Üsküp’te Stefan Dimov Lisesine bağlı Türkçe İktisat sınıfı açıldı. Makedonya Türklerinin lise eğitimini daha iyi bir biçimde anlayabilmek için resmi istatistikî bilgilere göre 1988/89 ile 2002/03 yılları arasında Türkçe eğitim veren lise ve dengi okulların, sınıf, öğrenci ve öğretmen sayısındaki oranları Tablo 5’de görmek mümkündür. Tablo 5: Türkçe Orta (Lise ve Dengi Okullarda) Öğretimde 1988/1999 Yılları Arasında Okul, Sınıf, Öğrenci ve Öğretmenlerin Sayısı
Yukarıdaki tabloda da görüldüğü gibi Türk dili üzerine eğitim yapan liselerin sayısında pek artış görülmemektedir. Lise eğitimini Türk dili üzerine görmek isteyen tüm Türk çocuklarına bu imkân tanındığında liselerdeki Türk Öğrencilerinin sayısının 1.300 ile 1.500 civarında olacağı tahmin edilmektedir. Zira istatistiklerde lise eğitimi alabilecek düzeydeki öğrencilerin 1785’i kendilerini Türk olarak ifade etmektedir. Oysaki bunların sadece 854’ü Türkçe eğitim alabilmektedir. 2004–05 öğretim yılında Türkçe eğitim veren İlköğretim okullarından 600 kadar öğrenci mezun oldu. Mezun olanların bir kısmı başka şehirlerdeki Türkçe eğitim veren okullara gitmeyi tercih ediyorlar. Pirlepe’ye bağlı Kanatlar’daki öğrencilerin Üsküp, Gostivar ve Kalkandelen’e gitmeleri gibi. Ancak okul yetersizliği nedeniyle bunların bir kısmı Arnavutça veya Makedonca eğitim veren okullara gitmek zorunda kaldılar. Böylelikle Türkler iki dilde eğitim yapmak zorunda kalarak, hem Arnavutça hem de Makedonca eğitim alıyorlar. Bu durumda uzun vadede Türklerin asimilasyon olabilmeleri mümkündür. Makedonya Eğitim ve Bilim Bakanlığının aldığı kararla 2006–07 öğretim yılında 500 Tük, devlet liselerinde eğitim görebilecek. Toplam öğrenci sayısının 30.000 olduğu gerçeğine bakılırsa Türkler için ayrılan oranın düşük olduğu görülür. Türkçe eğitim almak isteyenler: Gostivar’da “Pançe Popovski”, “Zlate Malakovski” ya da “çede Filipovski”; üsküp’te “Yosip Broz” ya da “Tsvetan Dimov”; Debre’de “Zdravko çeçkovski”; Radoviş’te “Kosta Susinov”; Ustruga’da “Niko Nestor”; Kalkandelen’de “Nikola Şteyn” lisesini seçebileceklerdir. Meslek liselerinden ise: tıp için “Pançe Popovski” ve “Nikola şteyn”i; ekonomi için “”Tsvetan Dimov” ve “Çede Filipovski”; teknik için “Zlate Malakovski”’yi seçebileceklerdir. Yüksek Öğrenim Makedonya’da yüksek öğrenimdeki eğitim dili Makedoncadır. 1963–64 öğretim yılında Üsküp Pedagoji Akademisi’nde, 1976–77 öğretim yılında Üsküp Filoloji Fakültesi’nde Türk Dili Edebiyatı Bölümleri açıldı. Bazı dersler Makedonca olmakla birlikte, Türkçe yüksek öğrenim sadece Üsküp’ün Pedagoji Akademisi ile Filoloji Fakültesi’nde bulunan Türk Dili bölümlerinde yapılmaktadır. Matematik-Fizik, Kimya-Biyoloji, ve Tarih-Coğrafya dersleri için öğretmen yetiştirilen Pedagoji Fakültesinde, söz konusu dersler Türkçe verilmekteydi. Ancak ihtiyaç olduğu halde Türkçe eğitime, siyasi gelişmelerinde etkisiyle 1987’de son verildi. Türkler için Makedonya’daki Üniversitelere kayıt olabilme oranı % 07 veya 1.3’tür.1992–93 öğretim yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti’nin çeşitli üniversitelerine burslu yada özel olarak eğitim almaya başlamalarıyla Makedonya Türklerinin yüksek öğrenim sorununu geçici olarak çözdüğü söylenebilir. Ancak bu durumun kısa süreli bir çözüm olduğu görülmektedir. 1993-94’te 44, 1994-95’te 62, 1995-96’da 59, 1996-97’de 62, 1997-98’de 74 Türk’ün kaydını yaptırabildiği Üsküp Sveti Kiril i Metodi Üniversitesinde 1998-99 öğretim yılı itibariyle okuyan Türk öğrenci sayısı 411’dir. Görüştüğüm bazı Türkler, üniversitedeki kontenjandan bazen Türk olmayanların da yararlandıklarını (kayıt yaptırabildiklerini) ifade etmektedirler. Ancak yetkililerin bu durumu engellemeye çalıştıklarını da belirtmek gerekir. Ağustos 2000’de özel üniversite kurma kanunun çıkması üzerine ADEKSAM’ın, Makedonya’da özel bir Türk üniversitesinin kurulması yönünde hazırlıklar yaptığı görülür. Yetkililer Türkiye’de resmi ve sivil kuruluşlarla görüşmelerde bulunmak suretiyle kuruluşlardan destek beklemektedirler. ADEKSAM ayrıca Makedonya’da lise ve üniversite eğitimi alanlara burs vermektedir. Burs verme faaliyetlerine Köprü, Ensar ve MATÜSİTEB’inde katıldığını ilaveten belirtmek gerekir. Böylece Türklerin Makedonya’da eğitim görmeleri teşvik edilmektedir. Resmi istatistik bilgilere göre 2002/03 yılı itibariyle Makedonya’daki devlet Üniversitelerinin bütününe 590 Türk öğrencisi kaydını yaptırdı. Bunlardan 248’i ‘’Kiril Metodi Üniversitesinin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüyle Pedagoji fakültesinde, öğrenim görmektedir. Ayrıca Üsküp’te Makedonya İslam Birliği’ne bağlı olarak faaliyete geçmiş olan İlahiyat fakültesinde ve Kalkandelen’deki özel Güney Doğu Avrupa Üniversitesinde azda olsa Türk öğrenci eğitim almaktadır. Yüksek Lisans Doktora Eğitimi Ülkedeki şartların son derece kısıtlı olmasından dolayı Yüksek Lisans ve Doktora eğitimi alan Türk çok azdır. Makedonya’da imkânların kısıtlı olmasından dolayı bir kısmı Türkiye’de veya bir başka ülkede lisans üstü eğitimini yapmaya çalışmaktadır. 2005 yılı itibariyle ülkede, 30 civarında Yüksek lisans, 10 civarında Doktora eğitimli Türk olduğu belirtilir. DİL Makedonya’da yaygın olarak kullanılan dil, Batı Rumeli Türkçesidir. Yalnız Güneydoğu Makedonya’da yaşayan Yörüklerin günümüz Türkçesine en yakın olduğunu belirtmek gerekir. Ayrıca istatistiklere göre anadilden başka Türkçe bildiğini söyleyen kişi sayısı 23–25.000 civarındadır. Bunların bir kısmı Türkler ile aynı yerde yaşadıklarından bir kısmı da değişik vesilelerle (eğitim, ticaret vs.) Türkçe biliyorlar. Yüzyıllar boyunca bölgede devam eden Türk hâkimiyetinin Türkçenin yaygın bir dil olmasına imkân verdiği tarihi bir gerçektir. Balkan milletlerinin dillerinde Türkçe kelimelerin sayısı bir hayli fazladır. Örneğin; Sırpçada 7–8000, Makedoncada 3000 civarında Türkçe kelimenin varlığından bahsedilir. Fakat yüzyıllarca her milletin kendi dilini kullanmasına izin vermiş olan Türkler, 1912 sonrasında kendi dillerini yaşatabilme hususunda zorluklarla karşılaştılar. II. Dünya Savaşı öncesi yönetimin Türklerin yeni alfabeye geçişlerinin engellenmesi, sonrasında Türkçe eğitim haklarının tam anlamıyla verilmemesi gibi. Ancak II.Dünya Savaşı sonrasında kısmen de olsa yasal düzenlemelerle diğer milletler gibi Türklere de dillerini kullanabilme hakkı tanındığını belirtmek gerekir. Bu dönemde Türkiye’de kullanılan yeni alfabenin Makedonya Türklerince de kullanılmaya başlanması ile yazı ve konuşma dili bütünleşmiş oldu. 1990 öncesi anayasası gereği Makedonca olan resmi dilin yanı sıra Türkçe de Türklerin yaşadıkları tüm belediyelerde resmen geçerliydi. Ayrıca Üsküp hariç bütün yer adları ve firma-şirket adları Türkçe yazılabilmekteydi. Bu bağlamda 1974 anayasası uzun zaman aranacak bir anayasa özelliğine sahiptir. 1989 yılında anayasada yapılan bazı değişikliklerle maalesef bazı haklar geri alındı ve Türkler resmen ikinci sınıf vatandaş konumuna düştüler. 1990’ların başında çok partili sisteme geçişle birlikte yapılan seçimde iktidara gelenler daha da kısıtlayıcı uygulamalarda bulundular. Örneğin 1995’te getirilen yerel yönetimler yasasıyla azınlıkların dilinin resmen geçerli olabilmesi için % 20 baraj şartı getirildi. Böylece resmiyette Türk dili ve alfabesi birçok belediyede geçersiz hale geldi. Örneğin, 1997 yılında Türk nüfusunun % 20’nin altında olduğu gerekçesiyle Gostivar’da Türkçenin resmi dairelerde kullanılmasına son verildi. Oysa bugün şehirde hala pek çok Türk yaşamakta ve yaygın olarak Türkçe konuşulmaktadır. Gostivar’daki uygulama tamamen etnik olarak Arnavutların Türkleri ve Türkçeyi istememelerinden kaynaklanmaktadır. Çünkü söz konusu uygulamayı hayata geçiren Arnavut Belediye başkanıdır. Bu durum Makedonlarında işine gelmektedir. Öte yanda bazı belediyelerde de böyle bir hakka sahip olunmasına rağmen Türkçe eğitimi engellendi. 1998 seçimlerinde iktidarın değişmesi ve 1999’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde TDP’nin de desteklediği B. Traykovski’nin başarılı olması ile kısmı bir gevşemeden bahsedilebilir. Jupa’da Türkçe eğitim sorununun çözüme kavuşması gibi. 2001 olayları sonrasında ise Ohri Çerçeve Anlaşması gereği % 20’lik barajın ülke genelinde geçerli olması Türk dili vd haklar açısından kısıtlayıcıdır. Eylül 2004’e kadar yürürlükte olan yasalara göre 10 belediyede (yerel yönetimlerde) Türkçenin Makedon dili ve alfabesi yanı sıra resmi hizmette olması mümkündü. Bu belediyeler şunlardır: Plasnıtsa, Merkez Yupa, Vrapçişta, A.Banisa, Rostuşe, Dolneni, Labunişte, Topolçani, Çaşka ve Studeniçani’dir. Ancak yine bu 10 belediyeden yalnızca 4’ünde Türk dili ve alfabesi hizmette olabilmektedir. Çünkü diğer belediyelerde dil sorunu yüzünden bu hak kullanılamıyordu. Ancak Makedonya parlamentosunun kabul ettiği Yeni ‘Yerel Yönetim Yasası’ (2004); Türk dili ve alfabesinin sadece Plasnitsa, Merkez Jupa (Kocacık ) da resmi kullanımını mümkün kılmaktadır. Teorik olarak Türklerin yüzde % 20’nin altında olduğu belediyelerde Türk dili ve alfabesinin hizmette olması ilgili belediyenin inisiyatifi ile mümkün olabilecektir. Gelenek halinde ülkenin her yerinde kullanılan Türk dili ve Türkçe yer adlarının yürürlükten kalkmasının beraberinde başka sıkıntıları da getireceği muhakkaktır. EDEBİYAT Makedonya’da edebiyat alanında Osmanlı döneminden beri pek çok edebi kişiliğin yetiştiği bilinmektedir. Üskübi, İshak, Aşık Çelebi, Garibi, Hayali bunlardan sadece bir kaçıdır. Ayrıca Cumhuriyet dönemi edebiyatımızın önemli isimlerinden Yahya Kemal Beyatlı, Cenap Şahabettin de Makedonya Türklerindendir. Makedonya Türk Edebiyatı’nın Osmanlı Devleti’nin çekilmesiyle bir duraklama içerisinde olduğu belirtilir. Geçiş dönemine (1908- 1918) Üsküp’teki ‘Yeni Mektep Dergisi’nin çıkmasında emeği geçen Sabri Cemil (Yaltuk) ve Mustafa Şekib (Tunç) Bey’i, 1920 li yıllarda dil ve dini hususlarda eserleriyle dikkat çekecek olan Abdülhakim Hikmet Doğan’ı örnek verebiliriz. Üsküplü gençlerin kurduğu ‘Sübban-ı Vatan’ adlı kuruluşa destek veren M. Şekib Bey eserlerinde askeri ve siyasi gelişmelere de yer vermekteydi. M. Şekib Bey’in, ‘Unutmayın Bosna’yı’, ‘Benim Anneme’, ‘Sanayi Marşı’ ve ‘Bir Nasihat’ gibi şiir ve manzumeleri bazı dergilerde (1908–1911) yayınlandı. Sabri Cemil Bey’inde öykü, şiir, ders kitabı gibi eserlerinin olduğundan bahsetmek gerekir. Abdülhakim Hikmet Doğan’ın ‘Sabah Yıldızı Yahut Musavver Osmanlı elifbası’, Türkçe dersleri ve din dersleriyle ilgili kitapları da örnek verilebilir. Belki örneklerini verdiğimiz kişi ve eserlerden bazıları, henüz Osmanlı hâkimiyetinin var olduğu döneme aittir. Ancak 1918–40 arası yaşanan durgunluk ve sonrasındaki canlanmada bu tür çalışmaların etki ettiğini de unutmamak gerekir. 1918 sonrası dönemde edebiyat alanında bir hareketlilikten söz etmek zordur. Bu açıdan 1939’da kurulmuş olan Yardım Cemiyeti’nin Edebiyat kolu tarafından Mustafa Karahasan’ın ‘Fikriye Abla’ öyküsünün etkinlik çerçevesinde okunması gibi etkinlikler edebiyat açısından atılan ilk adımlardandır. Ancak asıl canlanma II. Dünya Savaşı sonrasındadır. Çünkü Makedonya topraklarında yaşayan Türk ve diğer azınlıklar tüm Yugoslavya’da olduğu gibi bazı hak ve özgürlüklerine kavuştular. Türkçe gazete basılması, Türkçe eğitim veren okulların açılması gibi. Tüm bu faaliyetlerin birikimi olarak Makedonya’da yaşayan Türk toplumunda edebiyat eserleri yeşermeye başlar. Başlangıç’ta şiirler yazan Makedonya Türk Edebiyatına mensup bazı yazarların sonrasında da öykü, deneme, roman, tiyatro türü eserlerde de kendilerini geliştirdikleri görülür. ‘Halk Kurtuluş Savaşı’nı konu eden şiirleri de olan M. Karahasan, Şükrü Ramo, Fahri Kaya gibi yazarlar sonraki dönemde kitaplarıyla, gazete ve dergilerdeki yazılarıyla, okul kitaplarındaki şiirleriyle varlıklarını iyice hissettirmeye başlarlar. Böylelikle Makedonya Türk edebiyatında yeni bir dönemde başlamış olur. Bu süreçte, Birlik gazetesinin, Sesler dergisinin ve Uluslar arası Struga Şiir Akşamlarının Makedonya Türk edebiyatının gelişimindeki rolü küçümsenmeyecek kadar çoktur. 1946 yılında Birlik gazetesinde Mustafa Karahasan’ın yayınladığı ‘Hapishanede Bir Gece’adlı yazısı Makedonya Türk Edebiyatı’nın ilk örneklerindendir. Politik, toplumsal, ulusallık, Türkiye, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı vb. konuların işlendiği Makedonya Türk Edebiyatı’nın ilk dönem yazarlarından bazıları şunlardır: Mustafa Karahasan, Süreyya Yusuf, Şükrü Ramo, Necati Zekeriyya, İlhami Emin, Fahri Kaya Atatürk’ün öncülüğünde Türkiye’de gerçekleşen toplumsal devrimin etkilerini de görmek mümkündür. Bu bağlamda 1948’de sahnelenen, peçe ve feracenin ele alındığı ‘İnandırmak’ adlı oyunda; Türk kadının özgürleşmesi, toplumda her alanda eşitliğe kavuşması gibi mesajların verildiği görülür. 1949’da yayınlanan ‘Makedonya Genç Türk Yazarlarının eserleri’ ve 1951’de yayınlanan ‘Yürü Aydınlığa’ adlı şiir antolojisi ilk çalışmalardandır. Bu eserlerde birden fazla edebiyatçının eserlerine yer verildiğini belirtmek gerekir. Sonraki yıllarda yayınlanan eserlerden bazıları şunlardır; 1959’da ‘Çelenk’ (Ş. Ramo), 1961’de ‘Bizim Sokağın Çocukları’(N. Zekeriyya), 1952’de ‘İlk Adımlar’(F. Kaya) ,1963’te ‘Çocuklara Ağaçlar’ (N. Dişo ÜLKÜ), 1966’da ‘Severim’ (Nadire Maksut)... Bu arada yaşanan göçlerin edebiyata yansıdığı görülmektedir. Münevver Seyfullah’ın ‘Macir Yolu’ isimli şiirini örnek olarak verebiliriz. MACİR YOLU Bu Hasretliğe ne derler, Çıktım Tren Bekleyeyim, Kimlere kalır bu yerler, Geldi vakit ben bineyim, Açıldı İstanbul Yolu, Gel be ablam görüşelim, Ayrıldı canlar, ciğerler. Ben İstanbul’a gideyim. 1970’li yıllarda eserlerini ortaya koyanlar, ikinci nesil edebiyatçılar olarak adlandırılır. Makedonya Türk Edebiyatına canlılık katan ikinci nesli bir araya getiren ‘Orhan Veli Kanık’ Edebiyat koludur. Bu yazarlar, Türkiye’deki Türk Dil Kurumunun başlattığı ‘öz Türkçe’ akımına uyarak eserlerini kaleme almaktaydılar. Bu dönemdeki yazarlardan bazıları; Alahettin Tahir, Avni Engüllü, Fahri Ali, Avni Abdullah, Suat Engüllü’dür. Bu arada M. Karahasan, N. Zekeriya, F. Ali gibi bazı edebiyatçıların kimi zaman Sırpça veya Makedonca yazdıklarını da belirtmek gerekir. 1970–90 arası yayınlanan nazı eserler şunlardır; 1972’de ‘Gül Çiçek’ (İ.Emin), 1973’te ‘Apartman’ (A. Tahir), 1974’te ‘Söğüt Altı’ (A. Engüllü), 1978 ‘İki Yürekli’ (F.Ali), 1980’de ‘Bir Sevimle Bir Devrim Üstüne’ (S. Engüllü) , 1984’te ‘Dört Mevsim’ (A. Engüllü), 1986’da ‘Yok Etmek’ (İrfan Bellür ), 1990’da ‘Su Ağırlaştı’ (F. Ali) … 1990’lı yıllarda ise edebiyata büyük ilgi gösteren, şiir yazan ve dünyada gelişen çağdaş edebiyat akımlarının etkisini yansıtan üçüncü bir nesil ortaya çıktı. Bu nesil “Üçüncü” adını taşıyan ve edebiyata susamış neslin yazılarını yayımlayan amatör bir derginin çıkmasına öncülük ettiler. Dergi kurcuları Neyat Selman, Rıfat Emin, Leyla Hüseyin ve Oktay Ahmed’tir. Fakat dergi o dönemdeki maddi ve teknik sıkıntılardan dolayı kısa bir dönemden sonra faaliyetine son verdi. Ardından Fahri Ali, Leyla Hüseyin, Arzu Abdullah’ın öncülük ettiği, Üsküp “Yeni Yol” Kültür ve Sanat derneği dâhilinde kurulan ‘Yahya Kemal Beyatlı’ Edebiyat kolunun faaliyete geçtiği görülmektedir. 2000’li yılların başı, dördüncü nesil edebiyatçılarının ilk adımlarının ortaya çıktığı dönem olarak yorumlanır. 2002 yılında Üsküp Kiril ve Metodi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden bir grup öğrencinin ‘Köprü’ edebiyat-kültür ve sanat dergisini kurması ile genç yazarlar-şairler yazılarını yayımlama fırsatı yakalarlar. Adem Bayram, Leyla Şerif, Hüsrev Emin gibi öğrencilerin öncülüğünde başlayan faaliyetler, 2003’te Köprü Kültür Sanat Derneği olarak daha aktif bir şekilde devam etmektedir. Bunlardan Türk edebiyatının gelişiminde katkısı olan diğer yayınlardan bazıları şunlardır; Niyazi Bey Eğitim Kültür Sanat ve Spor Derneği’nin (Resne) çıkardığı ‘Kızıl Elma’, Namik Efendi Derneğinin (Y. Banitsa- Gostivar) çıkardığı ‘Dere’ ve ADEKSAM’ın (Gostivar) çıkardığı ‘Hikmet’ dergisi’ Ayrıca Namik Efendi Derneğinin düzenlediği ‘‘Abdülselam Ali Siir Yarışması’, ‘Yahya Kemal’den Necati Zekeriyya’ya’’ şiir şöleni ve yayınladığı ‘İlk Adımlar’ şiir kitabı, Köprü Derneğinin düzenlediği ‘Bir Ramazan Gecesi’, ‘Bir Rumeli Gecesi’ gibi kültür-sanat-edebiyat ağırlıklı programlar Makedonya Türk Edebiyatının katkı sağlayan ümit verici gelişmelerdir. 1990’dan günümüze dek yayınlanan eserlerden bazıları şunlardır; 1993’te ‘Yarı Kalan Düşünceler’ (A. Engüllü), 1994’te ‘Sabah Güneşi’ (E. İlyas), 1998’de ‘Nokta Virgül’ (O. Ahmed), 1999’da ‘On İkiden Sonra’ (L. Hüseyin) Kasım 2001’de ‘Buram Buram Üsküp’ (Arzu Abdullah), 2003’te ‘Ay Balçığı Şiirler’ (L. Seyfullah) ve ‘Yalnızlığı Paylaşmak’ (F.Ali ,Makedonca-), 2004’te ‘Yarı Kalan Mısralar’ (A. Engüllü), Mart 2006’da ‘Bir Garip Konuşma’ (Neyat Selman) Makedonya Türk Edebiyatının gelişiminde önemli bir rol oynayan Birlik Gazetesi, Sesler, Tomurcuk ve Sevinç dergilerinin yayınının sona ermesi büyük bir kayıptır. Ancak her şeye rağmen öykü ve şiirde yoğunlaşan Makedonyalı Türk Edebiyatçılar, bazı zorluklara rağmen Türk Edebiyatını canlı tutmaya gayret göstermektedirler. SİVİL ÖRGÜTLENME ( SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ) Bölgede Osmanlı döneminden beri devam eden bir sosyal dayanışma (vakıf anlayışı) vardır. Daha çok ihtiyaç sahiplerinin sorunlarının giderilmesine yönelik olan bu zihniyetin Balkan savaşları sonrasında, Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı döneminde ve Yugoslavya ismiyle anılan dönemde de devam ettiği görülür. Günümüzde ise sosyal dayanışmayı ve gelişmeyi destekleyen, ekonomik çıkar veya siyasi iktidarı ele geçirme gayesiyle hareket etmeyen, gönüllülüğün esas alındığı, katı bir örgütlenmeyi ön görmeyen Sivil Toplum Kuruluşları adıyla anılmaktadırlar. Daha basit bir ifadeyle hükümet /devlet dışı bir örgütlenme şeklidir. 1912–40 yılları arasında Türklerin siyasal, sosyal ve kültürel anlamda örgütlenmesi, dil, eğitim, folklor vb. alanlarda bir araya gelebilmeleri neredeyse imkânsızdı. Bununla birlikte 1924’te ‘Sebat Futbol Kulübü’nün (Üsküp), 1939’da ‘Üsküp Türkleri Yardım Cemiyeti’nin kurulması gibi gelişmeler yaşandı. Gerek II. Dünya Savaşının devam ettiği yıllarda ve Bulgar işgalleri esnasında gerekse sonrasında yaşanan gelişmelerde Türklerin milli ve manevi değerlerini yok sayan bazı uygulamaların olduğu görülür. Zira 1945 sonrasında komünizmin etkin olması Türklerin bazı haklarının kısıtlanmasına, mevcut idarenin Arnavutluk’u yanına çekme politikasıyla Arnavut milliyetçiliğinin artmasıyla da Türklerin Türkleşmiş Arnavutlar olduğu iddialarının gündeme gelmesine neden oldu. 1948 Martından sonra Sovyet yanlısı politikanın değişmesiyle Türklere yönelik bazı olumsuzluklara son verildi. Ancak yaşanan olumsuzluklara rağmen Türkler, ulusal kimliliklerine ve Türk Kültür değerlerine bağlı kalmaya devam ettiler. Bu bilinçlenmenin sonucunda Makedonya Türkleri ; 1942’de ‘Yücel Teşkilatı’nı, 1946 ‘Zafer’ kültür ve spor kulübünü, 1948’de ‘Üsküp Türk Kültür ve Sanai-i Nefise Cemiyeti’ni, 1948 (veya 1949)’da Gostivar’da Şevkat Derneğini kurdular. Ancak göçlerin ve mevcut yönetimin olumsuz etkileri bu tür faaliyetlerin kısa süreli olmasına yada sona ermesine yol açtı. Yücel teşkilatı gibi. ‘Yücel Teşkilatı’; II. Dünya Savaşı’nın belirsizliği ve yarınların ne olacağının bilinmediği bir dönemde, Türklerin milli varlıklarını, manevi değerlerini örf adet ve geleneklerini korumak ve yaşatmak adına kuruldu. Teşkilatın kurulmasında; yıllardır devam eden bazı uygulamalar, Vardar Makedonyası’nın Bulgaristan’a bırakılması, Rus tehdidi ve Komünizmin etkin olmaya başlaması gibi nedenlerin etkili olduğu görülmektedir. Teşkilat, Yugoslavya topraklarındaki siyasi gelişmelerin neticesinde Türk tarihine, Türk kültür ve ananelerine daha sıkı sarılmak istikameti ve ana fikrinde gelişim gösterdi. Bu bağlamda Türk milliyetçisi gençler arasında Türkiye’den getirtilen eserler ile milli şuur yayılıyordu. Başta Atatürk’ün Nutku olmak üzere, Mehmet Akif’in Safahat’ı, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Namık Kemal ve Yahya Kemal Beyatlı’nın şiirleri en çok okunan eserlerdi. Teşkilat eğitim seviyesi yüksek, münevver, ahlak ve fazilet sahibi Türk gençlerinden oluşuyordu. Teşkilata girildiği zaman Kuran, Bayrak ve Tabanca üstüne yemin edilirdi. Bu yeminde Türklük ve Türkiye Cumhuriyeti menfaatleri için gerekirse kanımın son damlasına kadar çarpışıp canımı vereceğim ifadesi oldukça dikkat çekicidir. Gittikçe genişleyen teşkilat, II. Dünya Savaşı’nın sona erip bölgeye komünizmin hâkim olmasıyla birlikte yeni idareden Türklerin lehine birtakım haklar koparmağa çalıştı ve bu gayeyle komünist organlara kendi adamlarını yerleştirdi. İlk başlarda devlet tarafından herhangi bir güçlükle karşılaşılmıyordu. Fakat bir süre sonra Türklerin, Büyük Arnavutluk peşinde olanlara karşı bir denge unsuru olarak kullanılmak istendiği anlaşıldı. Ancak Türkleri kullanamayacağını anlayan yönetim, Makedonya Türkleri arasında Atatürkçülüğü ve Türkiye’ye karşı sevgiyi artırmaya yönelik faaliyetlere devam eden ‘Yücel Teşkilatı’nın faaliyetine son verdi. Gelişmelerden rahatsız olan yönetim 1947’de bir ihbarı gerekçe göstererek apar topar tutuklamalara, soruşturmalara başlar. Zamanın ileri gelen tüm aydınları, sağduyu sahipleri, halkın gerçek temsilcileri bir gecede vatan haini ilan edilip, jet mahkeme kararlarıyla hüküm giyerler. Henüz hukuki yapılamanın bile tamamlanamadığı bir dönemde, terörist-ispiyoncu teşkilatını kurarak Makedonya`da yaşayan Türkleri Makedonya Halk Devletine karşı organize etmek, devlet düzenini değiştirmeye/yıkmaya yönelik eylem hazırlığında olmak gibi asılsız iddialarla yargılanan Yücelcilerin dördü idama, yüzden fazla mensubu da hapis cezasına çarptırıldılar(1948). Ancak gizliliğe önem veren teşkilat mensuplarının (100’den fazlasının) bir ihbarla yakalanmaları bugün hala cevaplanamayan bir sorudur. Konuyla ilgili olan bazı araştırmacılar; bunun ya içerden birinin ihanetiyle yada Türkiye’den beklenen ilgiyi göstermeyen bazı siyaset adamlarının durumu dönemin yönetimiyle paylaşmasıyla olduğu görüşünü öne sürerlerse de bunlar kanıtlanamamış iddialardır. Hayatta kalanların da sonraki dönemlerde konuyla ilgili aydınlatıcı beyanatlarda bulunmamaları bazı gerçeklerin karanlıkta kalmasına neden olduğuna dikkat çekilmektedir. İşte yaşadığı toprağa/devlete bağlılık gösteren, işgallere karşı canını hiçe sayarak mücadele eden ve sadece kendi benliklerini koruma gayesiyle hareket eden Türkler aslı olmayan bazı iddialarla sindirilmeye çalışıldılar. Yücel mensupları; yeni Türk harfleriyle ilk Türk gazetesi olan Birlik Gazetesi’nin çıkarılması, Üsküp radyosunda ilk Türkçe yayının ve Türkçe eğlence programlarının gerçekleşmesi, ilk Türk öğretmen kurslarının organize edilmesi ve bu kurslardan sayısız öğretmenin yetiştirilmesi, yeni Türk alfabesinin kullanılmasına öncülük etmesi ve ilk okuma kitaplarının hazırlanması gibi birçok faaliyetlerde bulundular. Yukarıda belirtilenlerden başka faaliyette bulunan diğer derneklerden bazıları şunlardır; 1950’de ‘Türk Yazarlar Cemiyeti’, 1966’da ‘Yeni Yol’ kültür-güzel sanatlar derneği, 1968 yılında Resne’de ‘Kardeşlik’ Kültür Güzel Sanatlar Derneği, 1976’da Gostivar’da ‘Altın Parmaklar’ Derneği. Gerek 1990’lı yılların belirsizliğinin, çok partili düzene geçiş ve siyasal örgütlenmenin devam ettiği dönemde gerekse bazı olumsuzlukların yaşandığı 2000’li yıllarda, Türklerin en azından kültürel, sanatsal ve sosyal alanda örgütlü bir şekilde etkinliklerini arttırmaya çalıştıkları görülür. Bugün Makedonya’da 5000’den fazla kayıtlı STK olduğu belirtilmektedir. Bunların arasında 50’nin üzerinde de Türklerin kurduğu STK vardır. Makedonya’da Türklerin kurduğu STK’lar ağırlıklı olarak; ‘kadın’, ‘çevre’, ‘eğitim ve kültür’, ‘sanat-folklor’, ‘Yardım’ vb. alanlar da faaliyet göstermektedirler. Ancak izlenen yöntemler ve faaliyetler açısından profesyonelce hareket eden STK azdır. Balkanlarda baş gösteren Bosna, Kosova ve Makedonya’daki gelişmeler bölgedeki yabancı STK’ların faaliyetlerini arttırmalarına neden oldu. Bu bağlamda Makedonya’daki Türk STK’ları aralarında Türkiye’nin de bulunduğu diğer uluslar arası STK’larla işbirliği içinde olmaya başladılar. Özellikle Türkiye Merkezli Anadolu Kalkınma Vakfı (AKV) Makedonya’da kayda değer faaliyetlerde bulunmasından, dolayı belirtilmelidir. Ayrıca 2003 yılında kurulan Makedonya Türk Sivil Teşkilatları Birliği (MTÜSİTEB)’de bir çatı kuruluş olarak gösterdiği etkinliklerinden dolayı önemlidir. 1990–2006 arası dönemde kültürel, sanatsal, toplumsal alanlarda ve Türklerin bilinçlenmelerinde faaliyette bulunan Sivil Toplum Kuruluşlarından bazıları şunlardır; Üsküp’te ‘Köprü’, ‘Ensar’, Makedonya Türkçe Medya Geliştirme Derneği (MTMGD), MATİB (Makedonya Türk İşadamları Birliği) ve ‘Türk Öğretmenler Derneği’, Ohrid’de ‘Karabey Mahalle Derneği’, Çalıklı’da ‘Bahar’, Konçe’de ‘Karacaoğlan’, Radoviş’te ‘Yeni Hayat’, Buçim’de ‘Aşık Veysel’, Ustrumca’da ‘Kardeşlik’, Radoviş’te ‘Zeyni Bey’, Dedeli’de ‘Ufuk’, Resne’de ‘Kardeşlik’ ve ‘Niyazi Bey Eğitim Kültür Sanat ve Spor Derneği (NEKSAD)’ Struga’da ‘Gönül’, ‘Hayat’, Vrapçişte’de ‘Millenium’, Gostivar’da ‘Şevkat’, ‘Namik Efendi’, ‘MATÜKAT’, ‘ADEKSAM’, gibi. Etkinliklerinin örneklendirilmesi açısından yukarıdaki kuruluşlardan bazıları hakkında özetle bahsetmek yerinde olacaktır. Abdülhakim Hikmet Doğan Eğitim, Kültür ve Sanat Merkezi (ADEKSAM) : Makedonya Türklerinin Toplumsal hayatta ve özellikle eğitim, kültür ve sanat alanında daha iyi bir seviyeye çıkartılması amacıyla 1997 yılında Gostivar’da kuruldu. Makedonya’da Türkçe eğitimi teşvik ve geliştirmek de ADEKSAM’ın hedeflerinden biridir. Bu bağlamda anaokullarından başlayarak ilkokul, lise ve üniversite seviyesine kadar Türk eğitim sorunlarının incelenmesi ve bu sorunlar hakkında çözüm üretilmesine gayret göstermektedir. Ayrıca Türk dili üzerine eğitim yapan okullara öğrenci temin etmek, öğrencilerin üniversite eğitimini kendi ülkelerinde yapmalarını sağlamak gibi amaçlarla burs projesini hayata geçirdiler. Bununla birlikte milli ve manevi kültürümüzü tanıtmak amacıyla değişik panel ve konferansların düzenlenmesi, Matematik, Kimya, İngilizce ve Türkçe kurslarının düzenlenmesi gibi etkinlikler de gerçekleştirilmektedir. Atatürk Balkan Üniversitenin kurulması, Makedonya devlet organlarındaki Türklerin katılım oranı, Makedonya eğitim sistemindeki Türklerin katilim oranı gibi tasarı ve hazırlanan raporlarla da dikkati çekmektedir. Özetlemeye çalışılan ana faaliyetlerinin yanı sıra doğu Makedonya, Valandova, Radoviş, Doyran ve yörelerine de okul araç ve gereçlerinin dağıtılması gibi etkinlikleri de bulunan ADEKSAM, diğer Türk sivil toplum kuruluşlarıyla da yakın işbirliği yapmaktadır. ADEKSAM, Makedonya Türk Sivil Teşkilatları Birliği’nin (MATÜSİTEB) kurulmasında da yer almaktadır. Köprü Kültür Sanat ve Eğitim Derneği ; Ocak 2002’de Üsküp ‘Aziz Kiril ve Metodi Üniversitesi Filoloji Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Kürsüsü’ öğretim üyesi Hayati Yavuzer ve bölüm öğrencileri tarafından çıkarılan ‘Köprü Dergisi’ ile İlk adım atılır. Edebiyat, kültür ve sanat dergisinin hedefi, gençleri yazı yazmaya teşvik etmek ve beraber çalışmayı öğretmektir. Dergi yayını olarak başlayan süreç Mart 2003’te ‘Köprü Kültür Sanat ve Eğitim’ şeklinde dernekleşerek daha etkin bir konum kazandı. Derneğin; Türk öğrencilerinin eğitimine kültürel destek vermek, milli manevi değerlerinin gelişimini sağlamak, değişik bölgelerden gelen öğrencilerin kaynaşmasını sağlamak, kütüphane oluşturmak suretiyle öğrencinin ulaşamadığı yayınları hizmetlerine sunmak, dergi yayınına devam etmek, ilmi ve kültürel toplantılar düzenlemek gibi hedefleri bulunmaktadır. Kısaca bahsedilen hedefleri hayata geçirme noktasında başarılı bir performans gerektiğini söylemek gerekir. Bir Ramazan Gecesi, Bir Başka Gece gibi kültür-sanat-edebiyat ağırlıklı programlar, Yücel Teşkilatı Mensuplarını anma Programı, Türkiye`de Öğrenci Olmak isimli seminer, ihtiyaç sahiplerine yardım edilmesi ve İngilizce, Matematik, Osmanlıca kursların düzenlemesi, Şair Aşık Çelebi Kütüphanesinin açılması gibi faaliyetler örnek olarak verilebilir. Millenium Eğitim Kültür Ekoloji Ve Dayanışma Derneği; Mart 1993’de Vrapciste/Gostivar’da kuruldu. 1998 yılında getirilen sivil toplum kuruluşları kanununa göre Ocak 2000’de resmen bir STK oldu. Sivil toplumda değişik proje ve aktivitelerle barışın ve demokrasinin tanıtımı, gelişmesi, iyileştirilmesi ve etnikler arası diyalogun desteklenmesi için gençlerle işbirliği yapılması gayesindedir. Ayrıca herkese gerçek eğitim imkânlarının sağlanması, Türk kadınının eğitiminin arttırılması, halkın tarafsız olarak bilgilendirilmesi, farklı milletlere mensup insanlarda güven ve hoşgörünün sağlanması, Makedonya’da yaşayan Türklerin tarihi ve kültürel değerlerinin korunması, yaşam çevresinin korunması için halkın bilinçlendirilmesi azınlık ve insan haklarının uluslar arası standartlara getirilmesi, genel bilinç ve siyasetin geliştirilmesi ve korunması da amaçları arasında yer almaktadır. Dernek; Eğitim, Kültür, Ekoloji, Dayanışma, İnsan ve azınlık hakları, Kadın, Etnik tolerans, Vatandaşa ek eğitim, Web ve IT teknoloji, Grafik ve tasarım komisyonları oluşturarak genel hedeflere ulaşmaya çalışmaktadır. Ayrıca Özel Tiyatro Kursları, Özel Enstrümantal kursları (saz-geleneksel Türk çalgıları), Makedon dili kursu, İngilizce dili kursu, STK üyelerine özel geliştirilmiş kurslar, Silahsızlanma, kutlu doğum haftası, seminerler, dergi ve gazete yayını faaliyetlerden bazılarıdır. Makedonya Türk Kadınlar Teşkilatı - MATÜKAT 1997’de Gostivar’da kuruldu. Amaç; Türk kadınının sosyal yapısını milli-manevi değerlere yakışır şekilde daha yüksek bir düzeye çıkarmak, düşünce özgürlüğüne sahip olmasını sağlamak, desteklemek, bağımsız kılmak, kadın haklarına sahip çıkmak, kadınların sağlık durumu ile ilgilenmek, Türk kadınını her yönüyle daha çağdaş bir düzeye ulaştırmak, örf-adet-maddi-manevi değerlere sahip çıkmak, Türk kadınını topluma kazandırmaktır. Kadının sosyal, ekonomik, kültür, eğitim vb. hususlardaki konumunu belirleyen yada daha iyi şartlara taşınmasını sağlayan ulusal ve uluslar arası pek çok etkinliklere katılan teşkilatın; Doğu Makedonya’da Türklere eşya ve gıda yardımında bulunması, Makedonya çapında “ I. Türk Kadın Öğretmenler Kurultayı” düzenlenmesi gibi etkinlikleri örnek verilebilir. Makedonya Türk Sivil Teşkilatları Birliği- MATÜSİTEB; Makedonya’da yaşayan Türklerin çeşitli amaçlarla kurulan sivil toplum teşkilatları yıllardır aralarında bir koordinasyon olmadan faaliyet göstermekteydiler. Hedef ve amaçları aynı olsa da, koordinasyonsuz çalışmalar birçok eksikliklere ve teşkilatlar arası gereksiz bir rekabetlere yol açabilmekteydi. Bu durum, Makedonya Türklerinin kimliğini ve kültürünü korumak, haklarını ve ortak çıkarlarını demokratik bir biçimde savunmak, diğer Makedonya vatandaşlarıyla iyi ilişkiler kurulmasına yönelik çalışmalarda bulunmak gibi hususlar da bir koordinasyonun gerekliliğine yol açmaktaydı. Bu gereklilik üzerine T.C Üsküp Büyükelçisi Mehmet Taşer’in inisiyatifi ile 14 Aralık 2002’de Anadolu Kalkınma Vakfının Üsküp şubesi mekânında 33 STK başkanları ve temsilcileriyle bir toplantı gerçekleştirildi. Makedonya’da faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının olası çatı altında birleşip bir güç birliği oluşturulmasını hedefleyen toplantının başında bir basın açıklaması yapan Büyükelçi Taşer, bu toplantının tarihi bir toplantı olduğunu vurguladı. Ayrıca soydaş sivil kuruluşlarının daha etkin, daha güçlü bir çalışma içine gireceğini de düşündüklerinden böyle bir girişimi başlattıklarını belirtti. Umut verici bir başlangıç olarak yorumlanan girişim için 2003 yılının ilk aylarında birkaç toplantı daha gerçekleştirildi. Netice de Mart 2003’de MATÜSİTEB kuruldu. Danışma organı işlevi görecek olan çatı kuruluşu; Makedonya Türklerinin milli ve manevi kültürünü korumak, haklarını ve ortak çıkarlarını demokratik biçimde savunmak, diğer Makedonya vatandaşlarıyla iyi ilişkiler kurulmasına yönelik çalışmalarda bulunmak, Makedonya’da hoşgörü ve birlikte yaşama zihniyetinin yerleşmesine katkıda bulunmak gibi amaçlar doğrultusunda kuruldu. Bunun için çaba göstermek ve soydaşların Makedonya Cumhuriyetinin anayasal düzenine bağlılıklarını sürdürmelerini temin etmek gayesindedir. Birliğin 2005 yılı itibariyle üye dernek sayısı 39’dur. Kısaca faaliyetlerine değinilen STK’lar, zamanla yaşanan belirsizliklere rağmen Makedonya Türklerinin; kimliklerini koruyabilmek adına kültürel, sanatsal, sosyal vb. alanlarda örgütlenerek etkinliklerini arttırdıklarını göstermektedir. Ayrıca bölgedeki gençlerinde birlikte hareket ederek STK’ların içinde yer almaları Türklük bilincinin, birlik ve beraberliğin devam edeceğinin de en güzel örneklerindendir. Ohrid ‘Karabey Mahalle Derneği’ gençlik kolunun, Struga, Resne, Üsküp, Gostivar ve diğer bölgelerdeki gençlerin birlikte hareket ederek Türk Tarihi ve Kültürüyle ilgili düzenledikleri konferanslar, Atatürk’ü anma programları; Türklük bilincinin, birlik ve beraberliğin devam edeceğinin en güzel örneklerindendir. Bunun yanı sıra STK ve buna benzer kuruluşlara destek verebilmek için MC Kültür Bakanlığı bünyesinde ‘Milli Toplulukların Kültürünü Geliştirme ve Doğrulama Dairesi’ kurulduğunu, yaşanan güçlüklere rağmen Türklerin bilinçlenmelerinde etkin olan STK faaliyetlerinin MATÜSİTEB’in de oluşturulmasıyla ayrıca bir güç kazandığını belirtmeliyiz. DİN Osmanlının gelişiyle birlikte İslamiyet etkin bir din olarak yerini alır. 14. yüzyıl sonlarındaki gelişmeler üzerine bölgedeki dini hayata yön vermeye başlayan ‘meşihat-ı İslamiyye’nin merkezi İstanbul’du. Müessesenin başında Şeyhülislam bulunurdu. Vilayet ve şehirlerde ise Şeyhülislama bağlı kadılar bulunurdu. Üsküp, Bağdat, Mekke Kadısı gibi.Bu bağlamda ‘Makedonya İslam Dini Birliği’nin de oluşum sürecini başladığını söylemek mümkündür. 1912-13Teki Balkan Savaşları ile birlikte Osmanlının bölgeden çekilmesi ile Makedonya İslam Dini Birliği (MİB) (Sırp Krallığına bağlı olan) Sareyovo’daki İslam Birliğine bağlandı. Sareyovo merkezli İslam Birliğinin başında ise daha çok Boşnak asıllı kişiler bulundu. 1945’te Yugoslavya’yı oluşturan Cumhuriyetlerden biri olunca, ‘Makedonya İslam Dini Birliği’(MİB) kuruldu. Yugoslavya’nın parçalanmasına kadar geçen sürede bu örgüt Yugoslavya İslam Birliğine bağlı, ama özerk bir kuruluştu. Yugoslavya İslam Birliğinin son Reis-u’l Uleması mevcut idareye yakın olan ve birlik içerisinde görev yapmış olan Yakup Selimovski idi. Yugoslavya’nın dağılmasıyla birlikte Makedonya’nın bağımsız olmasıyla MİB’de bağımsız bir kurum haline geldi. İlk Reis-u’l Ulema Süleyman Recebi oldu. Ancak bağımsızlık sonrasında aslen Makedonyalı olan Yakup Selimovski’nin MİBin başına geçememiş olmasından dolayı bazı sorunlarında yaşandığını da belirtmek gerekir. İki dönem görev yapan Recebi’den sonra, yerine Arif Emini Reis-u’l Ulema seçildi. Ancak İslam birliğinde ve ona bağlı müftülüklerde, İsa Bey Medresesinde, İlahiyat Fakültesinde vd. kurumlarda tam bir bütünlük sağlanamadığı gibi huzursuzluklar yaşandı. Bunda bazı tarikatların (Vehabilik), 2001 olayları sonrasında etkin olan bazı Arnavut siyasetçilerinin, yönetimde yetersiz olanların bulunmasının, Türklerin ve diğer Müslüman halkların temsil edilmemesinin etkin olduğu belirtilmektedir. Ağustos 2005’ten itibaren MİB’de ortaya çıkan Reis-u’l Ulema meselesinin halledilememesi de ayrıca belirtilmelidir. Nüfuslarının fazla olması beraberinde Arnavut milliyetçiliğini ön plana çıkardı. Türkçe vaaz verilen cami sayısındaki azalma bunun en somut örneğidir. Bu arada MİB’in işleyişi vd. hususlar hakkında kısaca bilgi verilecek olursa; M.C. Anayasasının öngördüğü ölçüde MİB’in kendine has ayrı bir anayasası (Tüzüğü) vardır. 1994’teki düzenlemeyle, MİB’in en yüksek organı ‘meclis’tir. 35 kişiden oluşan meclis, 15 kişiden oluşan ‘Meşihat’ı seçer. MİB’i içeride ve dışarıda ‘Meşihat’ temsil eder. 13 Müftülük ve 421 cami/mescit MİB’e bağlıdır. MİB’in maddi kaynağını; Makedonya’daki Müslümanlardan alınan bağış niteliğindeki vergiler, dış yardımlar, vakıf mallarından alınan gelirler oluşturmaktadır. Balkan Müslümanlarında (Türk, Arnavut, Boşnak, vd.) maneviyata saygının, dindarlığın, coğrafi konuma, etnik duruma, siyasal-sosyal multi etnik yapılanmaya bağlı olarak değişkenlik gösterdiği gerçeğinden hareketle dinin sosyal-siyasal-kültürel anlamda din-kimlik bütünleşmesinde değişkenlik gösterdiği bir gerçektir. Özellikle yakın zamanda milli kimliğin dinin üzerinde tutulması bazı sorunların doğmasına yada artmasına neden oldu. Bu bağlamda MİB’de Arnavut milliyetçiliğinin hâkim durumda olması ve diğer Müslüman azınlıklara yeterince temsil hakkı tanımaması bazı sorunları gündeme getirdi. Makedonya Türkleri MİB’den öncelikli olarak şu hususlara öncelik verilmesini beklemektedirler ; * Türklere temsil hakkının verilmesi * Türk kökenli İlahiyatçılara imkan tanınması ve personel istihdamında değerlendirilmesi * Türkçe vaazın yaygınlaştırılması *Özellikle Doğu Makedonya’daki Müslüman (Türk, Arnavut, Boşnak)’lara yeterli hizmetin götürülmesi… 1991’de MİB bünyesinde kurulan El-Hilal yardım teşkilatı, 1996’dan itibaren bağımsız bir STK olarak etkinliğini devam ettirdi. Yiyecek-giyecek yardımında bulunulması, yetimlerin sünnet ettirilmesi, Fakir çocuklara okul araç-gereç yardımında bulunulması, Kosova ve Makedonya’daki olaylarda sivillere insani yardımın sağlanması, talebelere burs sağlanması gibi etkinlikleri vardır. Makedonya’da bazı tekkeler ve tarikatlar hala varlıklarını sürdürmektedirler. Üsküp’te Rifai, Kırçova, Ohrid ve Struga’da Halveti, Kalkandelen ve Kanatlar köyünde bulunan Bektaşi Tekkeleri bunlardan bazılarıdır. MİB bazı tekkeleri birlik içinde tutabilmek için ‘Makedonya Tarikatlar Şeyhülislam Makamı’nı kurdu. MİB’in dışında kalan bazı tarikat ve tekke mensupları da Üsküp’te ‘Makedonya Tarikatlar Birliği’ adı altında teşkilatlandılar. Bunlardan başka Merkezi Tiran (Arnavutluk) olan ‘Dünya Bektaşi İslam Birliği’ne bağlı olarak ‘Makedonya Bektaşileri İslam Birliği’ kuruldu. Yakın zaman diliminde Bekir Sadak Hoca Efendi, Ataullah Efendi, Hafız Necati Efendi, Müderris Hafız Abdürrahim Efendi, Üsküp Ulema meclisi başkanlığı yapan (1946) Hafız Aziz Fettah, Hafız İdris Efendi gibi İslam âlimlerinin yetiştiği Makedonya’daki dini eğitimin geçmişi oldukça eskidir. Osmanlı döneminde din adamı yetiştirilmek üzere birçok medresenin faaliyette olduğu bilinmektedir. Örneğin Üsküp’te Emir İsmail, İshak Paşa, İsa Bey medresesi gibi 12 medresede hem dini hem de tabii bilimler üzerine eğitim verilmekteydi. Krallık döneminde faaliyete geçen (dini eğitiminde yer aldığı) ilk eğitim kurumu ise 1925’te açılan Aleksandr Medresesi’dir. Sonraki dönemde dini eğitimin merkezi uzun yıllar Saray Bosna oldu. 1970’lerden itibaren Arap ülkelerine gidenlerin de olduğu görülmektedir. 1984’te Üsküp İsa Bey Medresesi açıldı. Türkiye merkezli bazı dini grupların, dernek ve vakıfların yanı sıra bazı insani yardım amaçlı derneklerinde bölgede (veya bölgeye yönelik) faaliyet gösterdiği ülkede, Dini bilgiler, dini eğitim ve dini hayat açısından Batı Makedonya’daki durum Doğuya oranla daha iyidir. Son olarak İştip Müftülüğüne bağlı bir medrese eğitim-öğretime başladı. 2001 olaylarının sonrasında İslam Birliğindeki iç çekişmeler ve buna bağlı olarak ortaya çıkan siyasi müdahaleler, bazı radikal grupların birlik ve beraberliği olumsuz yönde etkilemesine neden oldu. Vehabi, selefi, hareketin artması gibi. Ülkede ayrıca Pakistan Tebliğ Cemaati, Süleymancılar ve Nurcular da faaliyette bulunmaktadırlar Arnavutların, İslam ortak paydasında Türklere vd. Müslüman milletlere resmi ve sivil yapılanmalarda gerekli ilgiyi göstermesini isteyen Makedonya’daki Türkler; TC Diyanet işleri Başkanlığı, Diyanet Vakfı vb. kurum ve kuruluşların da gerekli müdahalesini, yardımını ve işbirliğini beklemektedirler. TC Din Hizmetleri Müşavirliği’nin girişimleri, yakın zamanda IHH, Deniz Feneri gibi bazı kuruluşların işbirliği ve yardımları beraberinde İslam Dini’nin ve manevi değerlerin korunması/devamı açısından önemlidir. KÜLTÜR Tarih boyunca değişik kavim ve uluslara ev sahipliği yapan Makedonya’da değişik ulusların kültür izlerini görmek mümkündür. Bu bağlamda bölgedeki en etkin kültür Türklere aittir. Türk folkloru, halk müziği, halk oyunları, Türk mimarisi, Türk zanaatçılığı vb gibi birçok unsurun Makedonlar vd. milletler tarafından benimsendiği görülmektedir. Türk Kültürünün etkilerini Balkan milletlerinin dillerinde, edebiyatlarında, yer adlarında, bazı inançlarında, soyadlarında da görmek mümkündür. Bunun içindir ki köken ve dini inanç farklılıklarına rağmen, Makedonlar ile bölge Türkleri arasındaki yaşam tarzında birçok ortak öğe mevcuttur. Örneğin; Veles (Köprülü) şehrinin adı Kuman Türkçesinden, Makedoncadaki Boyan ve Boyana adları da Avar Türkçesinden gelmektedir. (Veles; Kuman dilinde pamuk bez, Boyan veya Boyana da Avar dilinde zengin demektir.). Eşya, kılık kıyafet, müzik, yemek, evlilik, ve daha birçok hususta Milletlerin birbirlerini etkilemelerine yönelik örnekler çoğaltılabilir. Tarihi süreç içersinde pek çok mimari eserin inşa edildiğinden bahsedilir. Ancak dini, sosyal, ekonomik, eğitim, bilim, sağlık, ulaştırma vb. ihtiyaçları karşılamak için inşa edilmiş eserlerin büyük bir kısmı bugün kullanılmaz haldedir. Diğer bir kısmı ise müze, sanat galerisi, depo veya başka amaçlar için kullanılan yerler haline getirildiler. Manastır’daki Kadı Mahmut Camii’nin resim galerisine, Haydar Kadı Camii’nin bira deposuna, Ohrid’deki hamamın gece kulübüne dönüştürülmesi gibi. 1928’de yasal düzenlemeyle vakıflar ve bunlara bağlı mülkler İslam Birliğine devredildiyse de 1948’de tekrar devletleştirildi. 1991 sonrasında malların iadesi için başlatılan mücadele zaman içerisinde malların ilgili kurum ve kişilere iadesiyle sonuçlandı. 2001 yılının ilk aylarında Arnavutların anayasal hakların verilmesi doğrultusunda başlattıkları silahlı eylemlerin devam ettiği süre içerisinde Makedon güçleri veya taşkınlık gösteren vatandaşlar tarafından, İslam dinine ait 58 yapının yıkıldığı yada hasar gördüğünü de belirtmek gerekir. Başta MİB olmak üzere birçok kuruluş dini-kültürel eserlere yönelik olumsuz eylemleri protesto ettiler. MİB’in de eserlere sahip çıkması gerektiğine dikkat çeken, Kültür Mirası Koruma ve Konservasyon Merkezi Müdürü Behicuddin Şehabi, 1000’in üzerindeki Osmanlı mirasının 257’sinin devlet korumasında olduğunu belirtmektedir. Burmalı camii, İsa Bey, Sulu Han , Davut Paşa Hamamı, Dükkancık Camii, Mustafa Paşa camii, Debre’deki hamam gibi. Osmanlı’dan kalan birçok eserin korunmaya ve bakıma ihtiyacı bulunmaktadır. Bu bağlamda Türk Diyanet Vakfı’nın öncülüğünde Üsküp Mustafa Paşa camiinin, Rumeli vakfı ve Bursa İl müftülüğünün girişimiyle de Dükkâncık Camiinin onarımının gerçekleşecek olması sevindirici gelişmelerdendir. Temennimiz bu tip faaliyetlerin artarak devam etmesidir. Kültürel açıdan gözden kaçmaması gereken bir diğer gelişme, 1950’de kurulmuş olan Halklar Tiyatrosudur. Bu bağlamda Üsküp Türk Tiyatrosunun önemli bir yeri vardır. Bugüne dek 250’nin üzerinde oyunun sergilendiği Tiyatro’da; Shakespeare, Moliere, Necati Cumalı, Nazım Hikmet, Aziz Nesin, gibi tanınmış yazarların oyunları sergilendi. Bölgedeki diğer etkinliklerden bazıları özetle şöyledir; * Türk müziğinin yaşatılmasına katkı sağlamak amacıyla ‘Folklorumuz Varlığımız’ isimli bir projeyle Türk Müziği kursunun açılması * Ressam Gazanfer Bayram, Bedi İbrahim ve Alper Recep’in sanat eserlerini sergilemeleri * Sivil Toplum kuruluşlarının 10 Kasım, 23 Nisan, 19 Mayıs gibi önem arz eden günlerde etkinliklerde bulunmaları * Türk Tarihi, Dili ve Kültürü ile ilgili panel ve konferanslar tertip edilmesi * Atatürk’ün okuduğu Manastır’daki Askeri İdadi binasında Atatürk’ün Anı Odasının açılması * Makedonya Türklüğüne hizmeti geçenlerin anılması * Folklor, şiir, edebiyat, tiyatro gibi kültürel katkısı olan aktivitelerin yapılması * “Çarşının Sesi” projesi ile Eski Türk Çarşısının eski şan ve şöhretine kazandırılması ile ilgili girişim * Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA)’nın kurulması ve değişik alanlarda destek verecek olması (Arıcılık projesi, kültür eserlerinin onarımı, okul ve stk’lara yardım etmesi gibi) BASIN YAYIN Makedonya’daki Türkçe basın-yayın, Türklerin sosyal, kültürel ve siyasi yaşamda önemli bir iletişim aracıdır. Bu konudaki ilk gelişme Aralık 1944 yılında Birlik gazetesinin yayımlanmasıdır. Aynı zamanda Köprülü’ye bağlı bir Türk köyü olan Yukarı Vranofça’da da Aralık 1944’te 15’er dakika olmak üzere Türkçe radyo programlarının yayınına başlandı. Daha sonra ise kurulan Üsküp Radyosunda Türkçe programlara yer verilmesi, 1967’de Radyoda Türkçe bölümü kurulması ve yayın süresinin zamanla artması gibi gelişmeler yaşandı. Bugün Radyodaki yayın saati günlük 5 saattir. Türkçe televizyon programlarının devreye girmesi ise Nisan 1969 dur. Önceleri ayda birkaç kez olan Türkçe Programlar 1980’li yıllarda haftada 4 gün, 1990’larda ise haftanın her günü yayınlanmaya başlar. Televizyonlarda haberlerin dışında, belgesel, çocuk, kültür, gençlik, eğlence, sağlık, gibi programlara yer verildiği görülür. Özellikle MTV Türkçe Bölümünde Abdurrahman Yaşar’ın Doğu Makedonya Türklerinin sorunlarıyla ilgili hazırladığı belgesel programları kayda değer çalışmalardır. Ağustos 2002’de Türkçe TV programları, etnik topluluklara ayrılan kanalda (MTV3), 15.30- 18.00 saatleri arsında yayınlanmaya başlandı. Ancak vericilerin güçlü olmamasından dolayı özellikle Doğu Makedonya’da izlenememe sorunu vardır. Mayıs 2006 itibariyle Makedonya Radyo ve Televizyonunda yapılacak değişmeler sonucunda, Haziran ayından itibaren Türkçe radyo yayın saatleri kısıtlanacaktır. Hazırlanan teklifte bir iki ay içerisinde radyonun tamamen kapatılması ve sadece Arnavutça yayın yapması da öngörülmektedir. Yeni hazırlanan bu teklifte, ayrıca MTV 2 kanalından yayım yapan Türkçe TV haber redaksiyonunun da kapatılması öngörülmektedir. Balkanlardaki/Makedonya’daki gelişmelerin, bilimsel-kültürel faaliyetlerin, Makedonya Türkleriyle ilgili her türlü gelişmelerin ele alındığı, gerektiğinde çözüm önerilerinin yer verildiği ve kamuoyunun oluşturulabildiği basın faaliyetleri çerçevesinde, Makedonya’da yayınlanmış olan ve yayınlanmaya devam eden gazete ve dergiler şunlardır; ‘Birlik’ gazetesi (1944– Şubat 2005), ‘Sevinç’ ve ‘Tomurcuk’ çocuk dergisi (1957–2004), ‘Sesler’ toplum-sanat dergisi (1965-2004), 1987 de ‘Hilal’ (MİB, El-Hilal Cemiyeti), Vardar dergisi (1994-2002), 1994 de çıkmaya başlayan ‘Zaman’ gazetesi (İnternational Newspaper), 1998’de çıkmaya başlayan ‘Ekol’ dergisi ve 2002-06 arasından bu yana yayınlanmaya başlanan; ‘Köprü’, ‘Kızıl Elma’, ‘Dere’, ‘Hikmet’ dergileri ve ‘Türk Kalemeri’, ‘Haberci’, ‘Yeni Balkan’ gazeteleri. Neticede Türkçenin ve Türk toplumunun gelişimine katkı sağlayan; Radyo, TV, Basın-yayın türünden faaliyetler, Makedonya Türklerinin sosyal, kültürel, ekonomik vb sorunlarının dile getirilmesi ve çözümlenebilmesine katkı sağlamaktadırlar. SONUÇ Makedonya’daki Türk Hâkimiyetinin sona ermesinden itibaren dil, din, eğitim, sosyal ve siyasal örgütlenme vb. hususlarda çeşitli zorluklara katlanan Makedonya Türkleri bugün, atalarının doğduğu bu topraklarla, ‘anavatan’ olarak düşündükleri Türkiye arasında sıkışıp kalmışlardır. Makedonya Devleti; sosyal, siyasal yaşamını Makedon ve Arnavutlara göre düzenlemek suretiyle Türkleri ve diğer milliyetleri görmezlikten gelmektedir. Şubat 2001’den bu yana yaşanan gelişmeler bunu daha somut bir şekilde ortaya koymaktadır. Türkler vatan olarak gördükleri, tarihi-kültürel mirasa katkı sağladıkları, hizmet etkileri, vergi verdikleri Makedonya’da, yakın zamanda yaşananların sonrasında yok sayıldılar veya yok sayılmaya çalışıldılar. Oysaki bir bütünün parçası olan Türklerin her yönden muhatap alınması gerekmektedir. Bu bağlamda Makedonya Türkleri yeniden şekillenen siyasal-sosyal-ekonomik şartlarda özgüvenleri tam olarak kendilerini geliştirmelidirler. Yeniden şekillenen MC Anayasasıyla birlikte diğer milletlerin yanında, Yüce Türk Milletinin bir parçası olan Makedonya Türkleri; dün ve bugün olduğu gibi gelecekte de sorumluluklarının bilincindedirler. Ülkedeki hak ve özgürlüklerin yeterince sağlanmasıyla da bu bilinç; mevcut olan birlikteliğin ebedi olmasını mümkün kılacaktır. Türkiye açısından ise Atatürk’ün ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ politikası gereği bölge barışının sağlanmasına öncülük edilmesi gereği vardır. Makedonya Türklerinin sorunlarının, asimilasyon ve göçe neden olacak oluşumların engellenmeye çalışılması, hak ve özgürlüklerin yeterince uygulanması için Türkiye’nin, Makedonya’daki Türk teşkilatlarıyla ve temsilcileriyle devamlı diyalog içerisinde bulunmasının önemi büyüktür. Atalarımızdan kalan eserlerin korunması, Türk varlığının devamı, kendi benliğimizin korunması için özelde Makedonya genelde Balkan Türklerini unutmamalıyız.
|
Paylaş |
Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir. |
© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır.
Kullanıcı Sözleşmesi. |