TÜRK DEVLET VE AİLE GELENEĞİNDE
TUĞ VE BAYRAK.
“KURT BAŞLI BAYRAK VE DAVUL”
Türklerde bayrak anlayışının kökleri, çok eski din ve devlet inanışlarının temellerinde yatar. Göktürklerde il, yani devlet ile kağan, Türkleri dünyaya bağlayan iki büyük semboldü. Türkler, devletleri ile kağanlarını kaybettikleri zaman, “devletim vardı, devletim hani; kağanım vardı, kağanım hani” diye, aranmaya başlar ve onları, en sonunda böyle bulurlardı. Bu sözleri, Göktürk yazıtları söylemekte idiler. Türk devletini, Tanrının bir emri olarak kabul etme ve onu, ilahi menşelere bağlama, yine Türk düşüncesinin değişmez bir düzenidir. Bundan dolayı devlet ve bayrak ilişkilerini incelemeye başlarken, konuyu Göktürklerin, “Kurt başlı bayrağı” ile açmak istiyoruz. “Devlet ikbal ve rütbe sahibi” olarak, Türk soyunun bu kutlu sembolüne sahip olma ile mümkündü. Bu kutlu bayrağa sahip olabilen kişi veya halk, kağan veya kağanlık olabilir, komutan olabilir; ancak onu elinde tuttukça, saygı görebilir ve meşru sayılabilirdi. Göktürk kağanlığı yıkılıp, Türk kağanı olmadığı zaman da bu bayrak unutulmaz;Türk kağanı adına, bu kurt başlı bayrağı, Çin imparatoru verir ve onu alan da, bey olabilir ve hatta kağan olabilirdi. Ancak bu “bayrak ile davul” yanyana verilir ve birbirlerinden ayrılmazlardı.
KURT BAŞLI BAYRAK VE DAVUL
I-GÖKTÜRKLERİN, “KURT BAŞLI” BAYRAĞININ İLAHİ KÖKLERİ; TÜRK SOYU VS TÜRK DEVLETİNİN OLUŞMASI İLE İLGİLERİ: Konuya, yine bugünle ve Osmanlı devleti ile başlayalım. Kendimize doğru bir metot bulabilmek için, Türk bayrağı hakkında ilk yazıları yazanlardan, bir Miralay Ali Bey vardır. İlk Osmanlı bayraklarının niçin kırmızı olduğunu incelerken bunu, Türk kavminin kırmızıya bağlı ve meclub oluşuna bağlar. Elbetteki bayrak sevgi ve saygısını, milletin ve halk kitlelerinin, binlerce yıllık duygu ve geleneklerine bağlamak, en doğru yoldur.
Bayrak, milletin kalbini dolduran ve duygularını taşıran bir sembol olmalıdır. Yoksa o, bayrak olamaz. Göktürklerin bayrağı niçin bir kurt başlı bayrak idi? Göktürk devletinin ve kurt başlı bayrağının mitolojik köklerini, bizim Türk mitolojisi adlı eserimizde, bütün kaynakları ve yorumlarıyla birlikte bulabilirsiniz.Ancak kısa olarak, bu konuyu yeniden özetlemeyi de, yararlı görüyoruz:
“Türkler, düşman bir kavme yeniliyorlar ve Türklerin hepsi, bu düşman kavim tarafından öldürülüyorlar. Türklerden yalnızca bir çocuk kalıyor. Düşman , onun da elleri ile kollarını kesiyor ve kamışlar içine atıyor. Bu arada dişi bir kurt ortaya çıkıyor ve çocuğu emzirip, büyütmeye başlıyor. Düşman bunu yeniden haber alıyor ve geriye kalanlar çocuğu da öldürmek istiyor. Ancak kurt onları görünce, çocuğu alıp kaçıyor. Turfan’ın kuzeydoğusunda bulunan bir dağa gidiyor ve o dağdaki bir mağaradan içeri giriyor. Bu dağ içinde, büyük ve güzel bir ova varmış. Orada kurt, bu erkek çocukla evleniyor ve on erkek çocukları oluyor. Çocuklar, dışarıdan kız kaçırıp, evleniyorlar. Böylece, Türklerin on-soy veya on-okları oluşmuş oluyorlar”.
Göktürk devletini kuran Bumin ve İstemi Kağanlar da, bu on soydan bir olan Aşina boyundan geliyorlar. Bunun için Göktürkler, her mayıs ayında, Göktürk kağanının başkanlığında, bu ata mağarasını, ziyaret ediyorlar ve kurban sunuyorlardı. İşte Göktürklerin kurt başlı bayrağının oluş nedeni budur. Zaten Çin kaynakları da onlar, “kurt soyundan geldikleri için bu bayrağı saygılıyorlardı” diye yazıyorlardı.
Türklerin Anadolu’ya gelişlerinde de, kurda benzer bir hayvan kılavuzluk yapmıştı.Bunu da, Süryani Mikail vekayinamesinden öğreniyoruz. O çağdaki Türkler de, böyle inanıyorlarmış. Aslında Oğuzlar çoktan kurttan “avcıkuş” sembölüne geçmiş ve ayrıca boy damgaları kullanmaya başlamışlardı. Akkoyunlu ve Karakoyunlu devletlerinin bayrağı üzerindeki “koyun resimleri” ise, mitolojik ve mistik manalarını artık kaybetmişlerdi.
2-GÖKTÜRKLERDE KAĞANLIK, KOMUTANLIK VE YÜKSEK MEMURİYET ALAMETİ OLARAK, “ALTIN KURT BAŞLI BAYRAK”: Bu konuda kaynaklara inip, örneklerimiz Çin vesikalarının söylediklerine göre sunmak istiyoruz. Ortaasya ve Çin tarihinde, altından yapılmış bu kurt başlı Türk bayrakları, çok ünlüdür. Çin’de ve Çin tarihi ile kültüründe böyle bir gelenek yoktur. Ancak Çin, Göktürk devleti yıkıldıktan sonra da Türkler arasında bu geleneği devam ettirmiştir.
“Davul ve bayrak verme” yolu ile kağanlık ve beylik verme, başlıca şu yollarla oluyordu: Biz buradaki örnekleri, esas büyük Göktürk devletinin tarihinden seçtik Yoksa Çin, Göktürk devleti dağıldıktan sonra da, Batı Türkistan ile Batı İran’daki beyliklere, kurt başlı bayrak ve davul verme yoluyla, onların beyliklerini tanımıştı. Göktürk imparatorluğunun öz bayrağı altın idi. Ancak Çin’in verdiği bayrakların altın olup olmadıklarını ise bilmiyoruz. Bayrak ve davul ile kağanlık tanıma protokollerini şöyle özetleyebiliriz:
1.”Yabgu Kağan Göktürk tahtına çıktığı zaman, Çin imparatoruna bir elçi gönderdi ve Göktürk kağanı olduğunu bildirdi. Çin imparatoru ona, bir davul, bir boru ve bir de bayrak vererek, (böylece onun kağanlığını tanıdığını bildirdi). Bu kağanın uzun bir çenesi, kambur bir sırtı... ve parlak gözleri vardı. Ancak kendisi cesur ve hareketi planlıydı. Davul ile bayrağı alınca, Batıya doğru akına çıktı.” (Bu gelenek, büyük devletlerin bir çeşit birbirlerini tanımalarıyla ilgili bir protokoldür. Bu çağ, Göktürk devletinin en güçlü olduğu bir çağdır. –2). “617 yılından sonra), Çin generali Liang Shih-tu (Çin’e) isyan etti. (Göktürklere sığındı). Göktürk kağanı Shih-pi kağan, ona kurt başlı bir bayrak ve ayrıca ona, ‘Tardu Bilge Kağan’ unvanını verdi.” (CTS,56,8a;LMT,83). (Bu çin generali, bundan sonra güneye inip, Çin’de bir devlet kurdu. Görülüyor ki Göktürkler, bir Çinliye bayrak vererek, Çin topraklarında, ona Türk kağanı unvanıyla, bir devlet kurdurabiliyorlardı. Ancak Türklerin onu tanıması için, kurt başlı bir Türk bayrağı ile bir Türk unvanı alması gerekliydi. –3) (Aşağıdaki vesika, küçük bir Çinli prensin, Türklerin hayatını sevip ve sarayda bir Türk gibi oynamasını anlatmaktadır. Ancak bu arada, Türklerin o çağdaki yaşayışları hakkında da, çok değerli bilgiler verilmektedir. Bu vesikanın bizimle ilgili bölümleri şöyledir): “ (prens henüz daha küçük iken) Türklerin dili ile elbiselerini çok sevdi. Oyun arkadaşı olarak Türklere benzeyen çocukları seçti. Bir koyun derisinden elbise giyindi ve başına da, bir sorguç taktı. Beş çocuktan bir boy yaptı. (onlar için) (Beş?) çadır kurdurdu. Her biri için ‘kurt başlı, 5 bayrak’ yaptırdı. Her birine bir mızrak dağıttı. Savaş düzenine geçirtti. Mızraklara, bayrak ve flama geçirtti. Ayrıca kendi kendine bir otağ yaptı ve içine oturdu...” (TS,80,100a..; LMT,283).-4) “Aşina Mi-shih, eski Batı Göktürk Kağanı, İstemi Kağan’ın beşinci kuşağından geliyordu. Unvanı Bagatur Yabgu idi. Hanedan içinde, kağan olabilmek için, veraset hakkı vardı. 627-649 yılları arasında Çin imparatoru ona, yetkili bir Çin komutanını, elçi olarak gönderdi. Bu Çin elçisi ona, (bir Türk kağanlık) unvanı... ile, ‘davul ve bayrak’ verdi. (Ve böylece onu bir Göktürk kağanı olarak tanıdı)” (TS,215B,2a;,Chavannes, Doc., s.72)
Elbette ki vesikaların hepsi, bunlardan ibaret değildir. 567 yılında Batı Göktürk Kağanı, İstemi Kağan’ın görkemli ve altınlı otağlarını gören Bizans elçisi Zemarhos da, Göktürklerin “altından yapılmış kurt başlı” bayrağını görmüştü. İkinci ünlü ve büyük Uygur KAĞANI Moyuun-Çur Kağan (745-159),/esir aldığı Çin komutanını, “kurt başlı bayrağının önünde, saygı göstermesini istemiş ve zorlamıştı” (Yakinef, I,351).
3. “KUŞ BAŞLI” BAYRAKLAR:Herhalde altın kurt başı, Göktürklerin bayrağının tepesinde bulunuyordu. Bunun altında ne vardı? Yak öküzü veya at kuyruğundan bir tuğ mu; yoksa kumaştan yapılmış bir bayrak mı vardı? Bunu bilmiyoruz. Herhalde Göktürklerin bayraklarında da, bunlardan biri vardı. Attila’nın bayrağında, bir “tuğrul kuşu” görülmüştü. Oğuz boylarında da, her boyun böyle bir “avcı kuş ongunu” vardı. Ancak, oğuzların bayraklarında bu kuşları görmüyoruz. İlhanlılardan, Ölceytü Hanın ordusunun savaş bayraklarının arasında, bir “şahinli bayrak” da görülüyordu. Ancak kaynaklar, İlhanlıların 100 kadar savaş bayrağı kullandıklarını yazıyorlardı.Bu konulara sık sık dokunacağız. Yine İlhanlı çağındaki Anadolu eserlerinde görülen “çift kartal” armalarının manaları nelerdir?
(Türk Kültür Tarihine Giriş Cilt:VI, Prof.Dr. Bahaeddin Ögel, Kültür Bakanlığı Yayınları/638.Sayfa:9-17)
*Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz
|